26 Şubat 2014

sıfırlayamıyorum....

-bir türlü arabayı sıfırlayamıyorum... düşünüyorum sıfırı pahalı, ötv si kdv si. iyi bir ikinci ele razıyım aslında...
-bir türlü evdeki eskileri sıfırlayamıyorum... ablama veriyorum, enişteme veriyorum, bir kısmını ihtiyacı olanlara veriyorum, yok hala elimde 30 kadar eski var. bu konuda yetersizim...
-host dosyamı bir türlü sıfırlayamıyorum. ne yaptıysam olmadı, fix programı indirdim kurdum yok. e öyle olunca youtube' a giremiyorum, hayırlısı olsun napalım...
-bir türlü eşyalarımı sıfırlayamıyorum. bu işi kiradan kendi evime geçince yapmak daha mantıklı galiba...
-kadromu bir türlü sıfırlayamıyorum. 9 un 3 üçünden başladım, çok yavaş ilerliyor... senede 1 derece, sonra öğrendim ki sıfırlanmıyormuş, 1 in 4 ü sonmuş yani, daha oraya gelmeme çok var nasılsa...
-yıllık iznimi de sıfırlayamıyorum. 30 gün iznim var, mutlaka 1,2 günü yanıyor. bu konuda daha iyi plan yapmam gerekiyor...
-bedenimi sıfırlayamıyorum. oysa sıfır beden olmak çok revaçta ama gelsin tatlılar gitsin börekler, olmuyor bir türlü... artık alıştım sanırım, barıştım kendimle...
-hayatımdaki riskleri sıfırlayamıyorum, her karar bir risk oluşturuyor, oysa ben güvenli yaşamayı severim... 
-bir türlü zihnimi sıfırlayamıyorum, unutmaya çalışıyorum olmuyor... bir uyuyup uyanınca geçmiyor. her ne kadar hafızam çok güçlü olmasa da, yaşananları unutmak zor, iz bırakıyor...

24 Şubat 2014

bizim çocuklar

öğrenmeye meraklıdırlar;
elif sorar: -d(ı)-a , eren yanıtlar: da!
elif sorar: -e-l(ı) , eren yanıtlar: el !
elif sorar: -b(ı)-e-rr-k-e , eren yanıtlar: tavus kuşu!







zaman olgusunu güzel benimsemişlerdir;
eren düşer, canı yanar..
-elif: benim de parmağım kesilmişti ne biçim kanamıştı, ağlamamıştım bile!
-eren: öyle mi ne zaman?
-elif: 2013 te!



verdikleri kararları sorgularlar;
-eren: anne zeyneple evlenmekten vazgeçtim, nehirle evleneceğim.
-öyle mi neden nehir daha mı tatlı?
-eren: aslında zeynep daha şirin ama nehir sahneye daha çok yakışır.
-hangi sahneye?
-eren: evlilik sahnesine tabi!

not: görseller elif ve eren' in fotoğraflarının, momentcam uygulaması ile hazırlanmış halidir.

13 Şubat 2014

üçleme


yaşantımı koşullar şekillendirir: hayatımızda değiştirmenin çok güç olduğunu düşündüğümüz, bizimle bağıntılı bazı alanlar vardır. örneğin varlıklı ya da yoksul oluşumuz, aile yapımız, mesleğimiz, çocuklu ya da çocuksuz oluşumuz gibi... bu koşulların oluşmasında mutlaka katkımız olmuştur ama artık yaşam tarzımızı ona göre biçimlendirdiğimiz için değiştirmeyi düşünmeyiz.

o koşullar altında nasıl yaşadığımı karakterim belirler: belki koşulları değiştiremeyiz ama hissettiklerimiz farklılaşır. bazılarımızın çok lüks bir otelin muhteşem brunchından aldığı keyfi, bir başkası çıtır simit ve çayda bulabilir. bazılarımız karamsardır, kötümserdir hayat hep onlara karşı gibi hissederler; diğerlerimiz ise yüzlerindeki gülümseme ve esprileriyle çevrelerine ışık saçarlar... bazılarımız başkalarının sözlerinden, yaşadıkları olumsuzluklardan çokça etkilenip hayatlarını yaşanmaz hale getirir; bazıları ise küçük mutluluklarla yaşamlarını bir panayıra çevirmesini bilir... hislerimize yön veren karakterlerimizdir.

karakterim kaderimdir(*): karakterimiz bir gölge gibi peşimizden gelir... doğarken yanımıza aldığımız ve bırakıp gitmeyi düşündüğümüzde bile bizimle gelen, kodları dna'larımıza işlenmiş, muhtemelen gelecek kuşaklara da aktaracağımız doğamızdır, yapımızdır, parçamızdır... 

(*) bu söz bana ait değil, sahibini net araştırmalarında bulamadım. ancak bir kaç kaynakta shakespeare' e ait olduğuna rastladım...

not: görsel nicoletta ceccoli

10 Şubat 2014

her çocuk özeldir (taare zameen par)

aamir khan' ın yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı 2007 yapımı bu hint filmini izlemediyseniz, vakit ayırıp izlemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum... internet sitelerinin çoğunda da anne-babaların ve eğitmenlerin izlemesi gereken film listelerinin en üstlerinde yer alıyor...


filmin başrol oyuncusu ishaan (darsheel safary), okuma ve öğrenme güçlüğü çeken, yaramazlıkları aymazlığıyla meşhur, kalbinin yetmediği yerde kavgaya başvurabilen bir çocuk... onun aksine ailesinin gurur kaynağı olan, her alanda başarılı ve tüm övgüleri toplayan abisiyle yine de güzel bir ilişkisi var... annesinin anlayışlı ve şefkatli yaklaşımının aksine sık sık babasından azar işitiyor. en nihayetinde sınıfta kalınca aklı başına gelsin diye yatılı okula gönderiliyor. zaten hayatla başa çıkamazken, 9 yaşında, ailesinden uzakta, yabancı bir ortamda kalabalıklar arasında kalınca; iyice yalnızlaşıp, kendi kabuğuna çekiliyor... ta ki okula geçici görevli gelen ve isaan' ın yaşantısını tamamen değiştirecek olan resim öğretmeniyle nikumbh(aamir khan) tanışıncaya kadar... evet onun kimsenin fark etmediği çok özel bir yeteneği var...

filmin atmosferi hint yapımı filmler konusundaki algımı tamamen değiştirdi... çekimler, sahneler, film müzikleri o kadar canlı, pırıltılı ve coşkulu ki... ayrıca filmi izleyen herkesin ishaanla çok yakın bir empati kurabileceğini düşünüyorum... film hakkında araştırma yaparken bollywood' un önemli organizasyonu filmfarede aamir khan en iyi yönetmen, taare zameen par' ın en iyi film, darsheel safary' nin ise en iyi erkek oyuncu ödülünü almış olduğunu da öğrendiğimi eklemek istiyorum....

bu filmi izledikten sonra disleksi hastası ünlülerin listesine baktığımda ise çok şaşırdım. bazıları; Albert Einstein, Mozart, Leonardo da Vinci, Tom Cruise, Walt Disney, John Lennon, Winston Churchill, Henry Ford, Stephen Hawkings, Jules Verne, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, Agatha Christie, Dustin Hoffman, Robin Williams, Louis Pasteur, Mariel Hemingway, Beethoven, Sylvester Stallone... liste oldukça kabarık görünüyor...

eğer etkisinde uzun süre kalacağınız bir film arıyorsanız, doğru adrestesiniz diyorum, iyi seyirler :)

6 Şubat 2014

şubat tatili

insanın öğretmen ablaları olması hem çok güzel hem de kıskançlık verici :) çünkü onlar her tatilde bir arada uzun vakit geçirirlerken ben 30 günlük yıllık iznimi en randımanlı şekilde kullanma planları yaparım... kızım da okullu olduktan sonra bunun ezikliğini daha da hissetmeye başladım. keşke öğretmen olsaymışım diye başlarının etini yedim :) neyse 3 ablam ve 1 kardeşim öğretmen ve her sene olduğu gibi bu şubat tatilinde de ankara' ya gelerek bizlere bir arada olma, tatili hissetme şansını verdiler... kuzenler o kadar mutluydular ki ağlayarak ayrıldılar birbirlerinden...
neler neler sığdırdık bu kısa zamana... leyla gencer sahnesinde nasrettin hoca tiyatrosuna gittik ama çok eğlenceli olduğunu söyleyemeyeceğim, biraz sıkılsalar da birlikte olmanın tadını çıkardıklarını düşünüyorum

kız kardeşimin evinde toplandık bir gün... 1 anne 6 kızı ve 6 torunu olarak, kocaman bir aileydik, bize hiç de kalabalık gelmeyen... çocukları uyutup gün ışığını görmeden yattık neyse ki...

elif' e doğum günü yaptık, biraz erken de olsa...
 kuzularım dilek dilerken....
muhteşem kuzenler... 
akşamında bir küçük kaçamak...
avm' ler ve oyun alanları da uğrak yerlerimizdendi...
gurbet kuşum canım yeğenim...
vee bu sene ankara' da güzel bir bölüm kazanarak aramıza katılan narin prensesim, 2 numaralı yeğenim :)
akşamları sinema keyfi yapabildik, elif ödevlerini ihmal etmedi, bol bol yedik, içtik... böylece tatili bitirmiş olduk. elif etüt, eren kreş, bizler ise işlerimize döndük... kalabalık bir aile olduğumuz için kendimi şanslı ve mutlu hissettiğim günlerden ise geriye bu fotoğraflar kaldı...