24 Eylül 2012
dino excavation kit
19 Eylül 2012
çocuklarda içe basma

elif, çok hareketli ve fazla düşen bir çocuk. elinden tutup yürürken bile, hatta otururken bile düşme potansiyeline sahip. hele ki koşarken yüreğim ağzımda izliyorum onu çünkü içe basma daha da belirginleşiyor. kreş öğretmeniyle bu konuda oldukça sık konuşuyoruz. en son bana kreş ayakkabısının çok kullanışlı olmadığını düşündüğünü söyledi. tüm gün ayaklarının içerisinde olduğu ayakkabının daha özel olması gerektiğini düşünerek, bu konuyu tekrar gündeme aldım ve içe basan çocukların ayak konforunu sağlayan ayakkabı var mıdır, sorusunun cevabını aramaya başladım.

çocuğunuza ortopedik ayakkabı almak istiyorsanız bu linki ve bu linki incelemenizi tavsiye ederim. beğendiğiniz ayakkabının numarası yoksa bile, üretici firmaya sipariş verebiliyorlar. biz kreş içi kullanım için bu beyaz ayakkabıyı tercih ettik. siparişimizi verdik, şu an bekleme sürecindeyiz. ayakkabı sıkıntısız bir şekilde elimize ulaşıp, kullanmaya başlayınca da bu konudaki tecrübelerimizi paylaşmaya devam edeceğiz :)
17 Eylül 2012
1,2,3,4
bunlar kafamda olgunlaşadursun, sizler hızla büyüyorsunuz... oğlum 4 yaşını bitiriyorsun bugün. arabalara, dinozorlara, vahşi yaşam belgesellerine bayılıyorsun. ablanı hem çok seviyor, hem biraz kıskanıyorsun. birlikte uzun süre çok güzel oyunlar oynuyorsunuz. birbirinizi koruyor, bize karşı ittifak oluşturuyorsunuz. birlikte çok gülüyor, çok eğleniyorsunuz. aranızda bizim anlamadığımız bir şekilde espriler yapıyor sonra gülmekten kırılıyorsunuz. sen çok düzenli bir çocuksun, odandaki oyuncaklarını topluyor, her şeyi işin bittikten sonra yerli yerine koyuyorsun. yemeğini yemekte, giyinip soyunmakta, el yıkamakta oldukça beceriklisin. çok bilmiş bir çocuksun, ablana, bize, arkadaşlarına hatta öğretmenlerine bile dersler veriyorsun. çok temkinli çok dengeli bir yapın var. seni alıp dünya turuna bile çıkarım gibi geliyor bana, öyle güven veriyorsun. ablandan farklı olarak yetişkinlerin olduğu ortamlarda sıkıntıdan patlamıyor, restoranlarda yanımızda sakince oturup sohbet edebiliyorsun. yalnız başına bile çok uzun süre arabalarınla vakit geçirebiliyorsun. oldukça gururlusun, bana kızıp öfkelendiğinde ağlayarak "sana çok küstüm anne , artık seninle hiiiiiç konuşmuycam, sadece sana sarılıp öpüceeem, o kadar..." diyerek gülsem mi ağlasam mı bilemediğim bir noktada gönlümü fethediyorsun... canım oğlum yeni yaşın kutlu olsun :)

13 Eylül 2012
yeni kitaplarımız ve yazamadıklarımız
çilli begonya 7 yaşında çillerinden kurtulmak isteyen sıradan bir çocuk. ama ne yaptıysa onlardan kurtulamıyor işte :) kitabı julianne moore isimli aktrist kendi çocukluğundan esinlenerek yazmış... bizi biz yapan özellikleri sevmemizi öğreten harika bir kitap. anlatımına ve çizimlerine bayıldık :)


6 Eylül 2012
1.sınıf değil, anasınıfı
göndermek istiyordum çünkü;
1-1.sınıf müfredatı çok basitleştirilmiş hatta boşaltılmıştı. fiziksel koşulları saymazsak anasınıfından farkı kalmamıştı.
1-devlet okullarınde ikili öğretim vardı. bu da elif in günün bir yarısını özel etüt merkezlerinde geçireceğini gösteriyordu. sabah etüte, oradan okula, oradan eve servisle geçecek ve koca gün tek başına dışarıda olacaktı.
2-sistem bu yıl ilk kez uygulanıyordu, her şey karmakarışıktı.
3-bu yıl göndermesem de seneye 2007 ağırlıklı bir yaş grubuyla okula başlayacak ve sene kaybı olmayacaktı.
4-elif hareketli, biraz sakar, dağınık, tehlikelere açık, fazla cesaretli, el becerilerinde (düğme ilikleme, saç bağlama, atletini içine koyma vb) çok yetkin olmayan, oyuncu, eğlence delisi bir çocuktu.
gönderme seçeneğinde bir de okul seçimi geliyordu gündeme, zira e-kayıt ile bize çıkan okula kimse iyi demiyor, bilakis okulun öğretmenlerinin bile illallah dediği bir veli-öğrenci profili çiziyordu. sonra okul işe mi eve mi yakın olmalıydı. başka bir alternatif hemen yakınımızda tüm gün eğitim veren başarılı bir ilköğretim okuluydu ama elif tüm gün orada ne yapardı. beslenmesini nasıl yer, nasıl toparlanıp servise binip eve gelebilirdi. yarım günde ise etüte mi vermeli, bakıcı mı ayarlamalıydık. velhasıl doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyordu.
göndermeme seçeneğinde rapor almak, ceza ödemek, devamsızlıktan kalması, rapor da almamak ceza da ödememek gibi tutumlar geliyordu aklımıza.
bazen düşünmekten beynimin karıncalandığını hissettim, gece uykularımın kaçtığı geceler oldu. her iki seçimin de artıları eksileri vardı. işte bu yüzden karar vermek çok zordu. çünkü hangi kararı verirsen ver ne tamamıyla doğru, ne de yanlış oluyordu.
eşimle uzun görüşmeler sonunda kızımızı okula göndermeyip, rapor almaya karar verdik. bu karar içimize sindirdikten sonra geçen her günde kendimizi daha huzurlu hissettik. elif için en doğru kararı vermiştik ve içimiz çok rahattı.
rapor alma süreci; ankara üniversitesi çocuk psikiyatri bölümünden kolayca randevu aldık, randevu saatinde oradaydık, elif e dosya açıldı, doktor ile küçük bir mülakat yaptılar, iki tane resim çizdi, doktor bize elif in bebekliğinden başlayan bir kaç soru sordu, toplam 20 dk lık muayene sonucunda bize "dışarıda biraz beklememizi, raporu birazdan getireceğini" söyledi. bekledik, getirdi. raporda "psikososyal ve motor becerileri yeterince gelişmediğinden bu sene 1.sınıfa değil anasınıfına başlamasının daha uygun olacağı tıbbi kanaatine varılmıştır" diyordu. biz de derin bir oh çekip, 1.sınıftan kaydının düşülmesi için raporu okula götürmek üzere cebimize koyduk...