anneliğim boyunca kendimi bu kadar çaresiz, ne yapacağını bilemez hissettiğim bir dönem olmamıştı. elif' le sürekli çatışmalar yaşadığımız günlerdeyiz. neredeyse 6,5 yaşında olan kızımın bile bile yanlışlar yapmasını, yasak olanları zorlamasını, bu kadar asi ve otorite karşıtı olmasını anlayamıyorum. uyarılarımız sonuçsuz, diyaloglarımız etkisiz kalıyor. hiç ciddi olamıyoruz, sürekli her şeye gülüp dalga geçiyor. onun kontrolsüz ve amaçsız bu hareketliliği eren' e de yansıyor. aralarındaki yaş farkının az olmasının dezavantajını yaşıyoruz. güçlü bir ittifakları var ve birlikte disipline olmaları çok daha güç. böl-yönet tekniğini kullanmak zorunda kalıyorum.
sabrımın taştığı, kırıcı ve yıkıcı olduğum, sinirden ağladığım anlar oluyor. elif' e göre hep bizim isteklerimiz oluyormuş. biz hep emrediyor, o ise özgür olamıyormuş. uslu olmak istemiyor, kendi isteklerine göre yaşamak istiyormuş. evi terk edip sokakta (tehlikeleri bildiği halde) yaşayabilirmiş çünkü bizden bıkmış...
anladığım kadarıyla; nasıl ki 2 yaş bebeklikten (0-2 yaş bebeklik) çocukluğa geçiş dönemi (2-6 yaş ilk çocukluk) ise; 7 yaş civarı da ilk çocukluktan ergenlik öncesi çocukluğa geçiş dönemi (6-11 yaş son çocukluk) ve bu geçişler de bazı çocuklarda daha sancılı oluyor... literatürde 7 yaş ikinci buhran dönemi diye geçiyor ve bir annenin bu dönem ile ilgili tespitleri de düşünce ve duygularımı sınıflandırmamda yardımcı oldu. biraz rahatladım çünkü elif' in yaramazlıktaki, tehlikeli işler ve yanlış olduğunu bildiği şeyler yapmaktaki yaratıcılığı konusunda çaresiz durumdaydım. en azından gelişim dönemlerinden birindeyiz diyebiliyorum ve bu dönemi daha rahat atlatmanın yolunun da sevgiden (koşulsuz sevgiden) ve sabırdan (sonsuz sabırdan) geçtiğini biliyorum...
önümüzde bir de düşünmek bile istemediğim aslanlar gibi ergenlik dönemini (11-20 yaş ergenlik) duruyor. bu süreçlerden geçen tüm annelere bol bol sabır diliyorum!