6 Aralık 2022

Ölesiye

ÖLESİYE - ANKARA DT Büyük Oyunu - 2 Perde - 2 saat 30 dakika
Yazan Nikolai Erdman - Uyarlayan Moira Buffini
Çeviren Ceren Yalçın - Rejisör Mustafa Kurt
OYUNCULAR:Semyon Özgür Deniz Kaya / Maşa Damla Ece Hacat
Serafima Pınar Sesveren / Aleksander Muzaffer Saygı
Margarita Cemre Burcu Tosun / Yegor Cihan Kaymak
Aristarkh Cevat Duman / Kleopatra Kiki Gaye Alacacı
Peder Yelpidi Tunç Yıldırım / Viktor Viktoroviç Mehmet Ali Toklu
Stefan Güven Besimoğlu / Oleg Neslihan Çoban
Mezarcılar Berru İrdem, Nur Ceylan İlhan Özen, Ataberk Besimoğlu / Çelenk Taşıyıcı Sumru Köleli 
OYUNUN KONUSU
İşsizlik ve geçim sıkıntısı çeken Semyon, intihar etmeye karar verir. Onun acizliği üzerinden çıkar sağlamak isteyen ve intiharını sözüm ona bir kahramanlık hikayesine dönüştürmeye çalışan iki yüzlü insanlar sarar etrafını. Onun pes edişini bir gösteriye çevirip, kendilerine de havalı roller biçerler.
1920’li yılların Rusya’sında geçen oyun, başkasının ölümü üzerinden ölesiye fayda sağlamaya çalışanların içler acısı bir komedisi. 
Ölesiye' yi 26 Ekim' de Akün Sahnesinde izledim. Daha önce Kenter Tiyatrosu tarafından "Ölümüne" adıyla sahnelenmiş. İki perde ikibuçuk saatlik süresi ile uzun sayılabilecek bir oyun olmasına rağmen ikinci perdeden itibaren yükselen temposu ile akıp gidiyor ve nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Tabi metin kadar oyunculuklardaki başarı da buna katkı sağlıyor.

Özgür Deniz Kaya' yı daha önce sahnede "Aşkımız Aksaray' ın En Büyük Yangını" ve "Çökme Tehlikesi Var-Ezilmiş Petunyalar Olayı" nda izlemiştim. Damla Ece Hacat' ı ise "Leyla ile Mecnun" un Leyla' sından anımsayabilirsiniz. Oyunculuk performansı oldukça yüksekti diğer karakterleri de Semyon ve Maşa kadar beğendiğimi söyleyebilirim.
Kostümler ve dekor söz edilmeyi hak ediyor. Dönemin ve yoksulluğun kokusunun izleyici koltuklarına oldukça inandırıcı bir şekilde ulaştığını hissettim. İkinci perdedeki danslı ve müzikli sekanslar ise hatırımda kalan oldukça keyifli sahnelerdi.
Nikolai Erdman(1900-1970) devrime inanan bir genç olarak Kızıl Ordu’ya katılmış, bu eseri de 1928 yılında yaşadığı hayal kırıklığının sonucu olarak "The Suicide" (İntihar) adıyla yazmış. Eser kendi döneminde sahnelenme şansı bulamamış ve ancak 1978 yılında izleyici ile buluşmuş. 
 
Eser kara komedi türünde yazılmış. Semyon karısının eline bakan, işsiz bir adam. Evi karısı Maşa ve Maşa’nın annesi geçindiriyor. Semyon bu durumdan o kadar rahatsız ki kendini işe yaramaz biri olarak görüyor ve iş arıyor. İş bulamadıkça daha da kötü hissediyor. Bir tuba alıp tuba sanatçısı olmaya karar veriyor. Ancak bu da gerçekleşmiyor ve ölmeye karar veriyor. Esas hikaye sanırım Semyon' un boşu boşuna öldüğünü düşünen, ölümünü kendi ideallerine göre anlamlandırarak bu intihardan prim yapmaya çalışan insanların ortaya çıkması ile başlıyor.
 
Bir intiharın gerekçesini sunulan alternatifler arasından seçmek üzerine espirili bir bakış. Ekibin tamamı güçlü bir alkışı haketmiş. Ben bu oyunu çok sevdim, izleme şansı olanlara öneriyorum.

5 Aralık 2022

Can Ateşinde Kanatlar

CAN ATEŞİNDE KANATLAR - ANKARA DT - Büyük Oyunu -  2 Perde - 1 saat 50 dakika
Yazan Turgay Nar - Rejisör Bengisu Gürbüzer Doğru
OYUNCULAR: Muhammed Celaleddin (Mevlana) Alpay Ulusoy
Tebrizli Şems / Ö. Hayyam / F. Attar / Seyyid Nesimi Mehmet Demiralp
Divane Derviş / Zerdüşt / Nakkaş Cebrail Esen
Hallacı-I Mansur / Hititli / Yontucu Eren Özkan
Yunus Emre Ulaş Karadağ
Değirmenci Menocchio Cihan Korkmaz
1. Zümrüdüanka Duygu Biçer
2. Zümrüdüanka Cansunur Şimşek
3. Zümrüdüanka Şahnur Dedeoğlu
Meryem Sibel Türkoğlu
Cankıyıcılar Cem Haydar Bardakçı, Anıl Eroğul, Özgün Erinç Öztürk
Ayetül Sema Hurufi Kuşlar Gülden Çelen, Sezin Erkmen Venedik, Umut Yılmaz, Yağmur Savaşkan, Hüseyin Atav, Sevtap Aktekin, Dilan Kıvılcım, Yağmur Uğurlu, Mustafa Merthan Mertoğlu, M. Fatih Aynacı, Ali Cansev İren
Semazaen Mesut Sonat


OYUNUN KONUSU: Mevlana’nın Şems-i Tebrizi’nin öldürülüp kuyuya atılmasıyla başlayan arayışı, kuyunun bir Ney’e dönüşüp Mevlana’nın kendini içine üflemesiyle Ney’in 7 deliğini temsil eden ızdıraplarla dolu 7 vadiyi geçiş yolculuğuna dönüşür. Bu yolculukta kendisine rehberlik eden ulu kişilerle karşılaşan Mevlana, arayışının amacını fark edip aslına varacaktır.
“Hakka ulaşmak kendine ulaşmaktır, kendine ulaşmaksa aşka ulaşmaktır…”


Can Ateşinde Kanatlar", Şems-i Tebrizi’nin şüpheli kayboluşunun ardından Mevlana’nın bu “ezeli” dostunu arayışını konu alır. Dağınık mitos parçalarını ve tarihsel karakterleri evrensel bir tema çerçevesinde bir araya getiren Turgay Nar, Mevlana’nın yolculuğu ile Simurg’a ulaşmak isteyen otuz kuşun yolculuğu arasında kurgusal anlamda paralellik yaratır. Mevlana’nın yolu uzun ve menzili uzaktır. İnsan ömrünün engebelerine eşdeğer merdiven basamakları olan vadileri geçmek zorundadır. Mevlana, çile vadilerini aşarak sürdürdüğü yolculuğunda Hallac-ı Mansur, Derviş, Ömer Hayyam, Feridüddin Attar, Zümrüdüanka, Zerdüşt, Hititli Yontucu, Yunus Emre, Menocchio, Can Kıyıcı ve Seyyid Nesimi ile karşılaşır. Mevlana onlarla birlikte sıfatların sırrını çözüp varlık perdelerini aralamaya çalışır.

Can Ateşinde Kanatlar'ı 19 Ekim' de Cüneyt Gökçer Sahnesinde izledim. Oyunu metin ve kurgusal olarak çok beğendiğimi söyleyebilirim. Mevlana'nın Şems kaybolduktan sonra Onu ararken bir gül ağacının dibinde uykuya dalması ve yine aynı gül ağacının altında uyanması arasında geçiveren bir oyun. Yazar kronolojik bir kaygı taşımadan tarihe yön vermiş pek çok düşünürü ustaca bir araya getirebileceği bir metin kurgusu sunmuş izleyiciye.

Oyunda kostümler şaşaalı, tasavvuf müziği modern dans figürleri ile harmanlanarak paralel bir akış oluşturulmuş ancak bu gösterişli çabanın seyirciyi metinden uzaklaştırabileceğini düşünmeden edemedim.

Oyunculuklardan çok metnin, kurgunun ve görselliğin ön planda olduğu, her beğeniye hitap etmese de Mevlana'yı ve felsefesini sevenlerin keyif alacağına inandığım izlemeye değer güzel bir oyun çıktığını düşünüyorum ortaya.