28 Ocak 2013

bir mim....


"bir zamanlar mimler vardı blog dünyasında şimdi neredeler" derken duydu sesimi sevgili nilhan :) bir blog efsanesine göre mimi fazla bekletmek iyi sayılmaz, en kısa zamanda yazıp uçurmak lazım başka sayfalara....

şu an ......... çok sevinirim.
işte olmak yerine tamamı öğretmen olan aile efradının hakkını vererek geçirdiği 15 günlük şubat tatilinde onlarla olabilseydim...

şimdi ......... olmak vardı.
uzun bir ahşap iskelenin ucunca, tek bir salaş masada, bir kaç meze ve dalga sesleri eşliğinde, sevdiğim adamla gün batımını yudumlamak vardı...

nerede o eski günler?
tüm kardeşlerimin baba evinde ve her birimizde ayrı hikaye(aşk) olduğu, curcunalı telaşlı kalabalık eski günler, şimdi neredeler...

............. özlüyorum.
bir yaz akşamı iş çıkışı plansız yapılan arkadaş buluşmalarını...

............ çok severim.
yolculukları, erken açan çağla çiçeklerini, yürüyüşleri...

.............. nefret ederim.
uyuşmazlıklardan, gerginlikten, kavgadan...

bugünlerde çok fazla dinledim.
selda bağcan "uğurlar olsun"...

şimdiki ruh halim.
dingin...

insanları en güzel bu mimler anlatıyor bence, kim cevaplamak isterse bu mimi, gönlünden geçiren kimse lütfen yazsın :)

not: illüstirasyon nicoletta ceccoli

11 Ocak 2013

yastık adam

Yazan : MARTIN MCDONAGH | Çeviren : YUSUF ERADAM | Yöneten : İLHAM YAZAR
Hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir yazar! Yazılan öykülerde kurgu ve gerçek karışıyor. Bu öyküler çocuklarınıza okumak isteyeceğiniz türden olmayabilir. Sanat, zekâ, polis şiddeti, çaresizlik ve masumiyet çatışıyor!
Dengeler üzerine soluksuz izlenecek bir polisiye gerilim.

2 perde 2 saat 15 dakika. 13 yaş altı seyircilerimizin izlemesi tavsiye edilmez.
Not: 
2010-2011 Sanat Kurumu - En İyi Çeviri Ödülü - Yusuf Eradam
2010-2011 Baykal Saran Tiyaro ödülü - En İyi Oyuncu - Tolga Tekin



bu yıl devlet tiyatrolarına mümkün olduğunca sık gitmeye çalışacağım... bir delinin hatıra defterinden sonraki tercihim "yastık adam" oldu. yukarıdaki ön bilgiler ve biraz internet araştırmasıyla hafif tırsarak gittim oyuna çünkü ciddi bir gerilim oyunu olduğu ve hatta insanların dayanamayıp salonu terk ettiği yönünde yazılar vardı. ancak forum sayfalarında okunan yorumlara pek itibar etmemek gerektiğini ya da abartıldığını söyleyebilirim. çünkü 2 sahne dışında irkilmenize sebep olabilecek hiç bir gerilim yok bence...

işlenen bazı çocuk cinayetlerinin, bir öykü yazarının öyküleri ile benzerliği nedeniyle, 2 polis tarafından sorgulanması ana temayı oluşturuyor. sorgulama ilerledikçe oyundaki 4 karakterin {1-sorgulanan öykü yazarı Katuryan (Murat Çidamlı) 2-Katuryan' ın spastik kardeşi Michal (Buğra Koçtepe) 3-iyi polis Tupolski (Mesut Turan) ve 4- Tupolski' nin şiddete meyilli yardımcısı Ariel (Tolga Tekin)} geçmişiyle ilgili çarpıcı ve şiddet içeren gerçekler ortaya çıkmaya başlıyor. sorgulama esnasında Katuryan' ın öyküleri okunuyor sıklıkla ve bu öykülerden biri "yastık adam"... öykülerine ölümüne bağlı olan Katuryan, bu öykülerin kardeşi üzerindeki etkileriyle yıkılıyor...

ben metni çok sevdim, daha fazla anlatmak istiyorum ama gitmek isteyenlerin keyfini kaçırabilir diye kendimi tutuyorum. hikayenin ilerleyişi, aralardaki bağlantılar, kafada hiç bir soru işaretine yer bırakmayan çözümlerle çok net bir polisiyeydi... katuryan ana karakter olsa da oyun, tüm karakterlerin hikayesiydi... oyuncular gerçekten inanılmaz başarılıydı, performansları mükemmeldi. hala gitmediyseniz kaçırmayın derim... 

10 Ocak 2013

bu masaüstü temalarına bayıldım

bilgisayarımın masaüstü arka planını sık sık değiştirmeyi seviyorum. bunun için özel bir klasör tutuyor, beğendiklerimi kaydediyorum. ama bu kadar güzellerine rastlayacağım hiç aklıma gelmezdi. bir çoğunu indirip, kaydettim. ben mi abarttım bilmiyorum ama bu illüstrasyonlara tek kelime ile bayıldım :)
















bunlar benim seçtiklerim, sitede çok daha fazlasını bulacaksınız. sitenin adresi www.vladstudio.com.tr ve site girişinde sanatçının bu tanıtım notu var :
Vladstudio, Rus dijital sanatçı Vlad Gerasimov tarafından geliştirilen bir projedir. 1998'de web siteleri ve yazılım uygulamaları için kullanıcı arabirimleri tasarlamaya başladım, ancak boş zamanım olduğunda masaüstü duvar kağıtları yaratıyordum. Zaman içinde bu hobim bir iş haline geldi ve bugünlerde tam zamanlı olarak bilgisayarlarınız ve mobil aygıtlarınız için duvar kağıtları tasarlamayla uğraşıyorum. İşimi seviyorum ve çalışmalarım dünyanın her tarafından birçok kişi tarafından sevildiği için de mutluyum!
bence mutlaka göz atın, öyle beğendim ki paylaşmadan edemedim :)

7 Ocak 2013

kitap okuma şevki

uzun zamandır kitap okumaya çalışıyorum, murathan mungan' ın şairin romanı'nı gayet keyifli zevkle ama oldukça uzun sürede bitirebildim... sonra araya bir çırpıda okuyabildiğim empati (adam fawer) girdi. gene daha önce okuduğum yüksek topuklar'ı (murathan mungan) bir kez daha okudum. bu arada aşka veda' yı (can dündar) okudum beğenerek. sonra ayşe kulin' in bora'nın kitabı' nı bir solukta bitirdim. oh dedim yaa araştırma, tarih, edebiyat falan geçtim şöyle dedim akıcı uçucu çıtır çerez okuyacağım ben artık, geçmiş benden felsefe edebiyat... nereden denk geldim best seller listesinden 7.gün' ü (ihsan oktay anar) aldım. yani 7 gün sonuçta su gibi geçer gider diye düşünmüştüm. yok arkadaş gitmedi bitmedi. süründü epeyce elimde, tam kitap okuma şevkimi kaybediyordum ki yeter yahu dedim zorlamayacağım, bırakıyorum. çok nadir yaptığım bir eylemdir okuduğum kitabı yarıda bırakmak.

sonra bir kitap siparişi verdim. içinde mümin sekman' ın kişisel gelişim serisinin ve ne zamandır okumak istediğim george orwell' ın hayvan çiftliği' nin yer aldığı... hayvan çiftliği' ni tek oturumda 3-4 saat gibi bir sürede bitirdim, hatta arada çocuklar beni rahatsız ettikçe onlara da okudum. gayet de beğendiler valla :) iktidar yanılsamasını ve yönünü şaşıran devrimleri anlatan bir politik taşlama... sonra suç bende değil yaptığım yanlış tercihlerde diyerek, hemen o gazla bin muhteşem güneş(khaled hosseini), iskender(elif şafak), hikayem paramparça (emrah serbes), serenad (zülfü livaneli) ve o muhteşem hayatınız (oya baydar)'ı edindim. şu an bin muhteşem güneş' i yarılamış durumda mesut ve bahtiyarım.

e tabi oku oku nereye kadar, bünye bir yerde acıkıyor. yanında elmalı kek ve çay olursa kitap okuma şevki apayrı bir keyif diyerek, tarçın kokularına elmaları da ekleyerek huzurlarınızdan ayrılıyorum :)

2 Ocak 2013

merhaba 2013 merhaba silgi tozu

annem derdi de önemsemezdim, bu silgi tozu hatırı sayılır kalıntı bırakıyormuş geride...  elif ile 2 sayfa ödev yaptık her taraf silgi tozu oldu. seneye okula başlayınca ödev yaparken yanımıza bir şarjlı süpürge koymamız gerekecek sanırım :)
elif' in günlük aile katılım ödevleri oluyor bir de. mesela odanızın ısısını ölçüp bir kağıda yazın, tükenmez kalem ve kurşun kalemin kullanım yerlerini öğrenin, yatağınızın uzunluğunu ölçün vb. ya bunlar kolay da okula başlayınca proje ödevleri falan oluyormuş, ben milli eğitim bakanından o anaların babaların anasını ağlatan proje ödevleri ile el yazısını kaldırmalarını şiddetle talep ediyorum. ben şimdiden zorlanıyorum, seneye elif, sonraki sene eren okula başlayınca ne yapacağım bilmiyorum.
elif' in son resimleri... hep kuşlar, çiçekler, kalpler, yıldızlar, kelebekler, uğur böcekleri :) iç dünyasının ne kadar eğlenceli olduğunu anlıyorum yaptığı resimlerden.



bu sene herkesin yeni yıl dilek listesi gerçek olsun, merhaba 2013!