31 Ağustos 2016

Ağustos' ta Ankara

Yıllardır izinlerimi hep Ağustos ayında kullanırdım. Çocuklarımın kreş tatili bu aya denk geliyordu çünkü. Ama bu sene ilk kez Ağustos ayında ailece Ankara' daydık.
Ağustos ayına yaz okulu ile başladık. İki yıldır severek devam ettikleri için ben de huzurluyum. Kızımı ilk kez yaz okulu servisine bindirdiğim gün bindirmekle kalmamış ben de binmiş, alan incelemelerinde bulunmuştum:) Ama şu an iç rahatlığıyla gönderebiliyorum. İlkler, yeni düzenler her zaman sıkıntılı oluyor. Mesela Elif bu sene 4. sınıf ve ufuktaki okul değişikliği beni şimdiden endişelendiriyor.
Ağustos'ta Ankara' nın hakkını veremedik. Hafta sonları gündüzleri sıcaktan akşamları miskinlikten çok dışarı çıkamadık. Hafta içi ise tutturduğumuz düzen bize kafi geldi. Birlikte 2 hafta yaz okuluna gittiler. Yaz okulundaki sportif ve sanatsal aktiviteler yetti onlara. Sonrasında Eren devam ettiği satranç kursunun yaz okulu tarzında hazırlanmış programına geçti. Elif ise iki hafta daha yaz okuluna devam etti. Aynı okul düzeni gibi sabah hep birlikte çıkıp, akşamları hep birlikte girdik evimize. Bu hafta ise Elif evde yalnız kalıyor. Ama babannemizin aynı binada olması bu kararı vermemizde etkili oldu. Henüz 9,5 yaşında ve babannemiz olmasaydı evde tek başına bırakamazdım.
Önümüzdeki hafta ise birer hafta yıllık izin alıp, bayram tatili ile birleştirip iki hafta Altınoluk' a gitmeyi planlıyoruz. Yaza veda edeceğiz. Dönüşte hemen okulların açılması, Eylül ortası olması sebebiyle hızlıca toparlanıp yeni eğitim yılına dalış yapacağız.
Bu yaz bizi en çok tabletler zorladı. Anlaşmamız okul açıkken tabletlerin tamamen ortadan kalkması tatil dönemlerinde ise serbest olmasıydı. Ama bu 13 haftalık yaz tatilinde bağımlılık derecesine gelen tablet kullanımı beni çaresiz bıraktı. Aslında biraz ciddi işlerle uğraşalım arkadaşlar, biraz test çözelim, kitap okuyalım ya da birlikte monopoly oynayalım gibi tekliflerimi hiç geri çevirmediler. Ama ne zaman boş kalsalar ilk akıllarına gelen alternatif tabletler oluyor hala. Sanırım okulların açılmasını en çok bu sebeple istiyorum.

Elif bu yaz çok büyüdü. 151 cm, 42 kilo, 37 numara ayakkabıları ile neredeyse benim boyutlarıma yaklaştı. Eren ise 130 cm ve 27 kilo. 

Kış dönemi için yine voleybol ve satrancın hayatımızda olmasını, devlet okulu+özel etüt düzenine devam etmeyi düşünüyoruz. 

Bu yıl ülkemizde yaşanan olumsuzluklar hepimizi çok etkiledi. Kalabalık yerlerde hep aklımızda bir bomba korkusu. Umarım çok huzurlu bir sonbahar ve kış bekliyordur bizi. Görüşmek üzere.


16 Ağustos 2016

'Anne Bitti' den Kurtulmak

Çocukların gelişim sürecinin önemli aşamalarından biri tuvalet eğitimi. Tuvalet eğitimini başarı ile tamamladıktan sonra ise en sık duyduğumuz cümlelerden biri 'anneee bitti!' Hesaplayamam kaç sabah bu nida ile uyanıp, gözümü açamadan kendimi tuvalette bulduğumu. Ya da içeride misafirler, tabağımda yemekler varken bu şekilde mis(pis) kokulu tuvalete davet edildiğimi.

Çocuklarda tuvalet temizliği alışkanlığının kazanılması ile ilgili çok farklı yaş aralıkları var. Bazıları beş yaşında halletti diyor kimisi ise on yaşında hala ben temizliyorum. Bizim bu işi tam manasıyla halletmemiz ise işte bu yaz oldu. Kızım 9,5 yaşında, oğlum ise 8 yaşında ve artık sabahların en güzel uykuları bana kaldı.

Bu konuda onları teşvik etmeye başlayalı sanırım bir yıl kadar oldu. Nasıl yapmaları gerektiğini güzelce anlattım, ilk tecrübelerini benim yanımda yaşadılar. Önceleri sadece etütte ya da okulda mecbur kaldıkları zaman kişisel temizliklerini yapıyorlardı. Evde ise 'anneee bit-ti' ler devam etti bir süre. Ben de çok katı olmamakla birlikte çoğunlukla bu işi artık kendi başınıza başarabilirsiniz mesajı vererek yoluma devam ettim. En son Elif işin ciddiyetini kavrayınca tuvaletten çıkmama protesto hakkını kullandı. 'Anne eğer gelmezsen, buradan çıkmayacağım.' Tabiki dilediği kadar kalabileceğini söyledim. En sonunda biraz isyanla -ne kadar da inatçı çıktın anne- diyerek temizliğini yaptı ve çıktı. O günden sonra ise o cümleyi hiç duymadım :)

Yatak düzeltme tamam, giyinip soyunma tamam, ayakkabı bağlama tamam, banyo tamam. Evet bu işi de hallettiğimize göre sırada ne var acaba :)))
-Ahh... Şimdi aklıma geldi, tırnak kesme!

11 Ağustos 2016

Eğer

Ortaokul yıllarında defalarca kez okumuş, şiir defterimin en başına en güzel yazımla yazmıştım Kipling' in Eğer şiirini. O zamanki hayata bakışımla büyük anlamlar yüklemiş ve felsefe edinmiştim. Şimdi tekrar karşıma çıktığında kendime uyarlamadan geçemedim. Eksikleriyle hatalarıyla Eğer uyarlaması:

Kadınlara Nasihat
Eğer, kendini kaybedip üzüleceğin şeyler yaptığın zaman, hatalarını kabul edebilir, çocukların için kendini geliştirmeye çalışabilirsen,
Eğer, herkes ebeveynlik yöntemlerini eleştirdiğinde sen kendine güvenip yoluna devam edebilir, ne çok katı, ne çok sıkıcı, ne de kuralsız bir anne olmazsan,
Eğer, anne olabilmek için sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan; ya da tüm çabaların boşa çıktığında isyana yönelmez, diğer tüm çocukları yüreğine sığdırabilirsen;
Eğer, düşlere kapılmadan düş kurabilir; gerçeklikten uzaklaşmadan içindeki çocuğu duyabilirsen ve aynı zamanda ne çok verici olup ne de çok despot bir anne olmazsan;
Eğer, ne anne oldum diye sevinir, ne olamadım diye yerinir, ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen; ömür verdiğin çocuklarının yanlışlarını seyredebilir ve yılmadan onları yeniden eğitmeye çalışabilirsen;
Eğer, çocukların büyüyüp yuvadan uçtuklarında, yüreğini ve bedenini mutlu etmeyi başarabilir, herkesin bayramlarda torun beklediği noktada, sen dostlarınla dünyanın bir ucunda olabilirsen;
Eğer, çocukların harika birer yetişkin olduklarında gururunu içinde yaşayabilir ya da hatalar yaptıklarında onları destekleyebilir ve kendi yanlışlarını arayabilirsen;
Eğer ne annenin ne çocuklarının ne de eşinin sözleri seni incitmezse ve hem ihtiyaç duyduklarında yanlarında olur, hem çocuklarına özgürlük tanır, hem de onlara bağımlı olmamayı başarabilirsen;
Eğer, her gününün her saatini, her dakikanın her saniyesini iç rahatlığıyla yaşayabilirsen, bütün dünya senin olur,  üstelik daha çoğu. . .
Ve artık kadın olduğunu düşünebilirsin.

Oğluma Nasihatimdir
Eğer, herkes kendini kaybedip seni suçladığı zaman, sen soğukkanlılığını koruyabilirsen;
Eğer, herkes senden kuşkulandığında sen kendine güvenip tüm şüpheleri hoşgörüyle karşılayabilirsen;
Eğer, sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan; ya da iftiraya uğradığında yalana yalanla karşılık vermezsen ve kin tutana kin duymazsan;
Eğer, düşlere kapılmadan düş kurabilir; düşünebildiğin halde düşüncelerinin kölesi olmazsan ve aynı zamanda ne çok uysal olup ne de çok akıllıca bir tavırla konuşmazsan;
Eğer, ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen; ömür verdiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve yılmadan onu yine kurmaya çalışırsan;
Eğer, iş işten geçtikten sonra da yüreğini ve bedenini bütün direncinle seferber edebilip herkesin vazgeçtiği noktada, sen amacına yönelebilirsen;
Eğer, herkesle birlikte olur da erdemli kalabilirsen, ya da krallarla dolaştığın halde gururlanıp benliğini ve dostlarını unutmazsan;
Eğer ne sevgili dostların ne de düşmanların seni incitmezse ve kimseyi hem küçümsemez, hem de kimseye bağımlı olmamayı başarabilirsen;
Eğer, her gününün her saatini, her dakikanın her saniyesini iç rahatlığıyla yaşayabilirsen, bütün dünya senin olur yavrum. . .
Ve artık adam olduğunu düşünebilirsin.

RUDYARD KIPLING (1865-1937)

Rudyard Kipling Hakkında:
Joseph Rudyard Kipling (d. 30 Aralık 1865BombayHindistan – ö.17 Ocak 1936Londra), İngiliz şairroman ve hikâye yazarı.
Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan’ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi.
Küçük Kipling'in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, Devon'daki bir yatılı okula gönderdi.
İlk tahsilini İngiltere'de yaptıktan sonra Hindistan'a döndü. Lahor'da gazeteciliğe başlayıp, genç yaşta yazıları ile kendini kabul ettirdi. 1889'da İngiltere'ye dönüp Londra'ya yerleşti. İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan'daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle, realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907 yılındaki Nobel Edebiyat Ödülünü kazandırdı. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi.
Kipling çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı.
Kipling' in çocuk kitapları arasında Ormanın Kitabı, Korkusuz Kaptanlar, Orman Çocuğu da var.