26 Mart 2011

fotoğraflarla günlerimiz

bugünlerde salonun ortasında duran bir çadırımız var.
elif kreşteki meslekler partisinde itfaiyeci oldu. balerin, aşçı, bilgisayarcı, tiyatrocu, sanatçı, hemşire, asker, polis ve ağırlıklı olarak da doktor olmayı tercih etmişti çocuklar.
hemşire itfaiyeciye şurup içirirken :)
elif le elyaf yastıkları tiftikledik... kayyu nun yaprak yığınına atlaması geldi aklına neyseki faaliyete geçirmedi bu düşüncesini...
kreşten bir kare :) çocuklarımın aynı sınıfta olmasalar bile birlikte olduklarını bilmek, bana fazladan bir güven hissi veriyor nedense...
ciğerparelerim, birbirlerine sevgi gösterilerinde bulunmaları beni mest ediyor :)
bugünlerde gündemimiz;
elif in bekleyen ortopedist randevusu, eren in bekleyen hepatit a aşısı...
eren in elif üzerindeki hissedilir kıskançlığı...
gece odalarında tek başlarına uyuma çalışmaları...
kapıda bekleyen bahar ve yaz hayalleri :)

20 Mart 2011

ben yazarken...

akan bir su gibi dökülsün harfler, sakin, ılık ılık ve sürekli... oluşsun kelimelerle bezenmiş anlamlı cümleler... bir araya gelip, dansederek anlatsınlar beni, mırıldansınlar usulca...

hiç düşünmeden klavyenin başına geçip de yazdığım yazıları çok severim. içimden çıkıp gelen yazma isteğimin, beni yormadan sancısız bir şekilde paragraflara dönüşmesi, eşsiz bir haz yaşatır bana... bazen de siler yazar, okuyup beğenmezken, bazı kelimeleri kaldırıp da benzerlerini kullanırken kendimi matematik problemi çözer gibi hissederim.

kendimi söylemek istediğim asıldan uzaklaşırken yakalarsam, bir uyarı gönderirim hemen en hızlısından ya da beğenmişsem yeni geldiğim yeri, asıl konuyu kaydırırmaya çalışırım o yöne, hissettirmeden kendime bile...

kalkıp su içme, tuvalete gitme ya da beni esastan ayıracak herhangi bir konu hasıl olmuşsa, ikiye ayrılır ruhum ve bedenim. ruhum kalır yerinde devam eder yazmaya, bedenim ise düşer dünyevi gerekliliklerin ardına, biran önce dönmeye çalışarak tekrar ruhumun yanına....

eğer var ise yazmam gereken belirli bir konu, alır beni bir korku. balonun içine üflenen hava gibiyimdir o anlarda, uçması esmesi gereken ama hapsedilen bir yapay kalıba... zaten bir yolunu bulup da patlatmaya çalışırım o balonu mutlaka...

bazen yazmak istiyorumdur şiddetle ama olmuyordur bir kaç fotoğraf ve bir iki kırık dökük cümleden fazlası... o zaman ne yapsam ne yazsam ben değilimdir de başkasıdır...


işte bunlar olur ben yazarken, yazmaya çalışırken ve yazamazken...

1 Mart 2011

çocukluğumun komik anıları

-Kırmızı başlıklı kız masalından çok etkilenmiştim. Masaldaki kurdun elmadan çıkan kurtla aynı olduğunu zanneder, elmamdan kurt çıkarsa feryat figan kaçardım.

-Sarı saçlı, sakar ve çok düşen bir çocuktum. "Sarıdır sarkar düşeceğim diye korkar (ayva) " bilmecesini "ben, ben!" diye yanıtlardım.

-İlkokula başlayana kadar yalancı emzik emdim. İlkokulun ilk günlerinde kalemimi bilerek sıranın altına atar, onu almak bahanesiyle cebimdeki emziği emerdim.

-Yemekten sonra söylenen "sofrayı kuran kaldırsın" sözündeki "kuran" ın, duvarda asılı duran Kuran-ı Kerim olduğunu zannederdim.

-Kedi gibiydim, banyo yaptırmak için 4 kişi gerekirdi, 3 ü tutar 1 i yıkardı.

-Bir gece rüyamda kör olmuştum. Uyandım ve ışıkları yaktım ama her yer hala zifiri karanlıktı. Çığlık çığlığa annemleri uyandırdım, meğer elektrikler kesilmiş.

-Ablam çapak konusunda, uyuyunca uyku böceklerinin gelip gözleri çapakla kapatmaya başladığını, eğer çok uyursam gözlerimi tamamen kapatacaklarını söylemişti. Günlerce korkudan uyuyamamıştım.

-Kardeşime "ben senin ablan değilim, içime kötü ruh girdi" diyerek ödünü koparırdım. Sonra bu oyuna kendim de inanır, içime ruh girdiğini sanırdım.

Kendi çocukluğumla ilgili aklıma gelen ve komik bulduğum anılarımı yazdım. Düşündükçe daha da çıkar belki... Zaten sadece çocuk olmak yeterli değil midir komik olmak için. Uçsuz bucaksız bir saflıkla sorulan sorular, yanlış anlamalar, yanlış anlatmalar, hemen kanmalar... Ne kolaydır bir çocuk yüreğini aldatmak, ne çabuk inanırlar en olmadık şeylere, hemen üzülür, hemen sevinirler, çokça şaşırır, bolca güldürürler...

Bugün içimdeki çocuk oyun oynuyor çocuklarımla, birlikte yerde yuvarlanıp, şarkı söylüyorlar. Anılarımdan çıkıp bana gülümsediğinde, seviniyorum onu henüz kaybetmemiş olduğuma... Çocuk yanınızın, hep yanıbaşınızda olmasını diliyorum...

fotoğraf