25 Kasım 2013

geniş zamanlar

bulunduğu yaşı olgunlukla, huzur ve mutlulukla karşılayanları çok seviyorum. insan her zaman olduğu yaşta hissedemiyor ama bunu ortalığa bangır bangır bağıran bir tarzda olmak da itici olabiliyor. giysilerden çok davranışlar bunu hissettiren... orta yaş üzeri birinin genç gibi giyinmesi sempatik olabilir ama öyle davranması asıl tuhaf gelen...

çocuklar büyüyüp, kendimize ayırdığımız zamanlar çoğaldıkça bir de telaş başladı bende... daha çok yaşamalıyım, daha çok gezip, daha çok eğlenmeliyim, yeni çıkan filmlere gitmeli, spor yapmalı, yenilenmeliyim... evet çocuklar büyüyor ama bizler de öyle, zaman gayet adil herkese karşı... oysa ne var bizler için biraz daha yavaş ilerlese, çocukların tüm gelişimlerini sindire sindire yaşarken, şu 30-40 yaş arası biraz daha rölantide geçse...

hayat rutini ve gündelik telaşlar zamanın geçme hızını ikiye katlıyor...  oysaki molalara ihtiyacım var benim. çocuksuz, sakin, işsiz ve zorunluluk hissetmediğim geniş zamanlara... şöyle bir akşamüstü sakince eve varabilmek, giysilerimi bile çıkarmadan aylakça bir şeyler atıştırıp, amaçsızca gezinmek istiyorum evin içinde...
ne ironi ki ileri yaşlarda bu huzura eriştiğim zaman biliyorum ki hayat döngüsünden nasibimi alacağım. bu kez işe, kreşe koşturan çocuklarımın bizlere ayıracak zamanı olmayacak... onlar gündelik telaşlar peşinde koşarken zaman onları öğütecek ama beni her saniyesiyle sarıp sarmalayacak, saatler günler uzayacak... belki bayrama ya da çocukların izin zamanlarına kuracağım saatimi, onların başka planları olmamasını umut ederek...

modern huzur evleri istiyorum... otel hizmeti satın alabildiğim, evimi anımsatan bir odayı eşimle paylaşabildiğim, beni içine hapsetmeyen, yaşamdan koparmayan, zavallı hissettirmeyen, bahçesinde yürüyüşler yapıp, benim gibi pinpon arkadaşlarımla okey oynayıp, dizi izleyebileceğim... sanırım gelişen ülkelerin gelecekte en çok buna ihtiyacı olacak. çünkü binlerce okumuş, eğitimli insan adım adım emekliliğe yaklaşırken, modern yaşam çekirdek aileleri bile birbirinden uzaklaştırıyor...

görsel:paulo flop

18 Kasım 2013

beslenme çantası

kızımın birinci sınıfa başlamasıyla, beslenme çantası hayatımıza girdi... ilk zamanlar o kadar tecrübesiz hissediyorsunuz ki; ne koyacağım, ne kadar koyacağım, nereye koyacağım soruları sıralanıyor peşi sıra... veli toplantısında elimize bir liste verdiler de biraz rahatladık...

suluk seçimi: piyasada bulunan plastik suluklar koku yaptığı için tercih edilmiyor. onun yerine çelik suluklar var, ancak onlar da biraz ağır... biz tupperdan şişe aldık. hem fiyatı normal, hem hafif hem sağlıklı diye düşünerek. şu ana kadar da gayet memnunuz...

beslenme çantası : öyle cicili bicili çizgi film karakterli çantalar var ki :) kapalı kutu şeklinde olanlar, çanta şeklinde olanlar... okulun karşısındaki kırtasiyeden 15 tl ye, içi termal korumalı, fermuarlı, çanta şeklinde bir tane aldık. iyi ki çok küçük almamışız çünkü ancak yetiyor koyduklarıma...

beslenme kabı: marketlerde kalite kalite plastik kaplar var. bazıları gerçekten çok kötü kokuyor. bazıları da kullanışsız, açıp kapaması zor ya da kolayca devrilip dökülebiliyor. yine tupperdan sandviçler için istiridye set, çerezler- kahvaltılıklar için şeker üçüzler... biraz da fazladan aldım ki seneye eren de okula başlayınca yetsin bize hepsi...

beslenme örtüsü:  sıranın üzerine sermek için gerekiyor, ben evde bulunan ince mutfak havlularından kullanıyorum şu an. ama netten araştırınca becerikli annelerin ne kadar güzel, isim aplikeli kullanışlı örtüler yapmış olduğunu görüp çok özendim :) bu iş için araştırma yapayım diyorum, bir elif' e bir eren' e yapabilsem keşke diye aklımdan geçiriyorum....
beslenme hazırlama: bu aşamada verilen listeye sadık kalıyoruz. sınıf olarak perşembe gününü simit, cuma gününü tost günü olarak kararlaştırdık. okul kantiniyle anlaşıp beslenme saatinde sınıflara getirilmesini sağladık, bu şekilde biraz daha rahat oldu bizim için... pazartesileri elif' in özel isteği doğrultusunda börek yapıyorum. küçük meyve suları ve sütleri sıkça kullanıyoruz.

çocuklar sağlıkla beslenip, mutlulukla büyüsünler ve tüm bunlar olurken anneler daha az yorulsun, daha rahat olsun diyerek yazımı bitiriyorum :)