28 Şubat 2012

gitmeyen misafir

her kış hasretle beklediğimiz kar bu sene, evimize yerleşen misafir tadı verdi. ha kalktı gidiyor dedikçe bir valiz daha açıp iyice yerleşiyor. soğuğun, kışın çilesi zaten yeterliyken, işe gidiş dönüşler kar sebebiyle tamamen birer işkenceye dönüştü. kar muhalefetinden 3 kez 6 km lik iş-ev yolunu 3 buçuk saatte zor alırken, evimize giden son 600 metrelik yokuşu da yürümek durumunda kaldık. bir kez istanbul dönüşü uçağımızın yaptığı 4 saatlik rötarı ve ankara semalarında attığımız onca turu da saymıyorum. hadi biz yetişkinler bir şekilde ulaşırız eve de arabada canı sıkılan ve kardan buzdan bezen sabilere ne demeli... o minnak ayaklarla karlara bata çıka, yanaklar heidi yanağı gibi al al az mı yürüdüler soğukta...

buzlu zeminde araç kullanmak da ayrı bir sanat. e sağında solunda irili ufaklı kazalar olurken, tekerlekler sürekli patinaj halinde ve kalkışlarda araba kayarken, yol tamamen kapalı 5 dakikada 1 metre ilerlerken, arkada çocuklar sıkıntıdan patlamış her türlü ihtiyaçları hasıl olmuşken metanetini koruyup, umudunu yitirmemek kolay değil vessellam... burada prensip nedir, az da olsa yol alıyorsak elbet varacağızdır gitmek istediğimiz noktaya. heidi den laf açmışken pollyanna dan söz etmemek olmaz şimdi burada...

kar bu sene bizi çok sevdi. birlikte kardanadam yaptık, kartopu oynadık, kızak kaydık, fotoğraf çektirip poz bile verdik... bazen koca koca yağdı gökyüzüne bakanı gülümsetti, bazen hızını kesmeden ince ince emek emek üst üste koydu tanelerini... ama kabalık olur diye soramadık ne zaman gideceğini... haberi var mıdır düşen cemrelerden acaba, sahi bilen var mı gidiş tarihini zira davet ettiğimiz bir başka misafir var kapıda... ilk açan çağla çiçekleriyle, mis gibi toprak kokusuyla, parklarıyla bahçeleriyle, ince kıyafetleri ve coşturan psikolojisiyle hasret kaldık bahara!

23 Şubat 2012

kardeş olmak

5 ve 3buçuk yaşlarında iki çocuğunuz varsa;
-birbirlerini savunur size karşı ittifak kurarlar. (kardeşime böyle davranamazsınız gibi)
-birlikte oynar, kısa süreli keyif yapmanıza olanak tanırlar.
-sorun çözme beceriniz gelişir, ip cambazlığına alışırsınız.
-birini mutlu etmek, bazen diğerinin üzülmesine neden olabileceği için çok yönlü düşünme yeteneğiniz artar.
-gece uyandıklarında sizin yanınıza gelmek yerine kardeşinin yatağını tercih edebilirler.
-adalet duygunuz gelişir.

-kıskançlığın en masumane hallerine tanıklık edersiniz.
-gelişim dönemlerini peşpeşe yaşadığınız için daha pratik ve donanımlı olursunuz.
-rekabet ortamı yaratmamak gibi bir derdiniz vardır.
-yaptıkları kavgalarda orta yolu bulmak, nabza göre şerbet vermek doğal davranış tarzınız olur.
-başka çocuklara ihtiyaç duymazlar, evde canları sıkılmaz.
-tuvalette uzun kalacaklarında illa ki sizi istemez, birbirlerine yarenlik ederler.
-bir çift kaçamak göz eşliğinde diğerini sevmeye alışırsınız.
-kucağınızı açıp çağırdığınızda muhtemelen ikisi birden koşar.
-aynı hamurdan nasıl bu kadar farklı karakterler çıktığına şaşar kalırsınız.
-dizleriniz ve yüreğiniz ikisini birden taşıyacak kadar güçlü ve büyüktür.

17 Şubat 2012

bir anneye bunları asla söylemeyin :)

slingomom bir anne olarak duymak istemediklerini yazmış, görünce çok hoşlandım ve aklıma üşüşenleri ben de yazmak istedim. (parantez içi iç sesim oluyor:)

*hala sen mi yediriyorsun, hala sen mi uyutuyorsun, hala sen mi giydiriyorsun (evet sakıncası mı vardı)

*sen yokken hiç böyle davranmıyor (yani şımartmışım öyle mi)


*neden ağlıyor (hadi gel de anlat bakalım)

*sabahları pekmez içir, ballı süt iyi gelir, ıhlamur yap vb tavsiyeler (hadi yaa niye hiç aklıma gelmedi)


*gene mi hasta oldu (evet malesef bakamıyorum ben)

*şimdi küçükler hele bir büyüsünler, sorunları da büyüyecek (ay çok korktum)

*-işteyken çocuklara kim bakıyor? "kreşe gidiyorlar" -yaaa, yazıııık... (ne var kardeşim aç değil açıkda değiller, çok da seviyorlar, allah allah)

*birbirlerini kıskanıyorlar mı, kavga ediyorlar mı vb (e heralde gayet normaller çünkü)

*bu havada dışarı çıkarma, banyo yaptırma vb (pöf, hmmm pekiii)

*ya ağlatma annesi kıyamam (olmaz ağlatıcam, ben keyif alıyorum çünkü ağlamasından)

bunlar çok sık duyduğum ve gündelik yaşam içinde kolayca tölere edebildiğim cümleler. üzerinde düşünülmeden, sırf muhabbet olsun diye iyi niyetle söylenir çoğu... o yüzden ne yapmalı; gerilmemeli ve gülümseyerek kulak ardı etmeli :)))

15 Şubat 2012

kızım 5 yaşında

doğdun, anne oldum...
5 yıl olmuş o günden beri. tenini tenim hissettim, gecelerce seni seyrettim. mucizenin adı, peri masalıydın...
nasıl geçiyor yıllar, nasıl büyüyorsunuz...
sen çok özel bir çocuksun biliyorum, duygusal, kırılgan, içinde kocaman bir merhamet duygusu taşıyan, her şeyini paylaşan, haksızlığa karşı çıkan, kardeşini koruyan, doğruları söyleyen, çabuk ikna olan, herkese inanan, olumlu, iyi yürekli, temiz kalpli...
hep iyilerle karşılaş, gözlerindeki ışıltı, kalbindeki pırıltı hiç sönmesin, klavuzun yüreğin olsun, cesur ol bebeğim...
ne olursa olsun hep seninle olacağız, nice yıllara nice yaşlara prensesim...

13 Şubat 2012

bloglarda yaşamak

selim in resim yapmadaki usta tekniğini :) tahmin etmiş ve deli anne den mini dinozor seti kazanmıştım. yanındaki film ve kitabı görünce çok sevindim ve bu inceliğinden dolayı kendisine teşekkür etmek istedim :)

sanal dünya gerçekten enteresan bir yer. önce bir anne-bebek sitesindeki forumda dostlarım oldu. telefonlaştığım, yüzyüze görüştüğüm, evine gidip geldiğim, bir hafta haber almazsam merak ettiğim... sonra oradaki bir arkadaşım, gülay sayesinde tanıştım bloglarla, cesaretlendirmesiyle başladım yazıları yayınlamaya ve benim için amerikanın keşfi gibiydi blog dünyasını keşfim. biraz muhafazakarım aslında mesela blogger la sınırlı blog gezintim. twitter a, facebook a ısınamıyorum. nurturia yı çok seviyor ama tutuluyor, kullanamıyorum.

bloglar çok farklı benim için. ne kadar çok eğitimli, donanımlı anne olduğunu ve bu annelerin kariyerlerini askıya alıp, sadece anne olmayı tercih ettiklerini gördüm mesela... yazılarını çok usta buldum, çok samimi, özgün buldum bazılarını... aynı dili konuştuğum, aynı şeyleri hissettiğim, aynı pencereden dünyayı izlediğim bu insanlara kendimi çok yakın hissettim.

ve en önemlisi kendimi güvende hissettim. başımıza bir şeyler gelirse arkamızda birilerinin olabileceğini, bir şeyler için hiç bir menfaat gözetmeden çalışan insanların varlığını, o gücü hissettim...

bu harika fotoğrafı görmeyen, gamze anne yi atakan ı tanımayan kaldı mı bilmiyorum. ama inanıyorum ki çok güçlüyüz. herkes her koldan ulaşabileceği yapabileceği ne varsa yapıyor. ve ne mutlu ki bizim de onun için yapabileceğimiz bir şey var. gamze anne ve atakan için ilik donörü olalım, bizdeki bir tüp kan belki de atakan ın annesiyle büyümesini sağlayacak şifreye sahip, umut edelim, gamzeyle yaşayalım...

7 Şubat 2012

büyüyen çocuklardan anektodlar

*eren ablasının koluna vurur.

elif : "yapma eren". eren vurur.
elif :"bu sondu bir daha yapma". eren vurur.
elif:"sana bir şans daha veriyorum". eren vurur.
elif: "bak eren sana son bir şans veriyorum". eren vurur.
elif:"off ereen sana bin şans veriyorum". eren vurur.
elif:"biri gitti eren"....

*eren in favori kitabı dinazorların her akşam okunmasından sıkılan elif itiraz eder.

eren:"ama bunu öğrenmek zorundayım. tostoramanı (ezberlediği kitap)öğrendiğim gibi. büyüyünce çocuklarıma bu kitapları okumam gerek.

*elif çok sık görüştüğü aynı yaştaki komşumuzun kızına eskisi kadar ilgi göstermemekte evlerine gitmek istememektedir. arkadaşı nedenini sorar.
elif:"çünkü hep oynuyoruz oynuyoruz, hep hep hep hep. bence biraz evde kalmayı becerirsen ve ben de biraz evde kalmayı becerirsem, belki sıkılırım. o zaman seninle oynarız.

*bir oyun parkının top havuzunda eren araba bulmuş ve onunla uzun süre oynamıştır. onu eve götüremeyecektir ama ayrılmak da istememiştir. aradan 2 gün geçer.
elif:"gene oyun parkına gidelim çok güzeldi"
eren:"evet gidelim ben oraya gidince gene araba oynarım"
elif:"ama belki arabayı bulamazsın"
eren:"evet bulurum çünkü onu sakladım. onu zıpzıp (zıplama balonu) ın altına sakladım. gidince oradan alıp oynarım.


ve bunlar anne tarafından not edilir, gelecekte okunmak üzere paketlenip postalanır :)

5 Şubat 2012

yaşamak

evin penceresinden görünen kış manzarasını izlerken huzur bulmak,evdeki araç kirliliğinden bunalsan da onları baharatlığın içinde görünce şaşırmak ve gülümsemek, her bakışımda iyi ki iki taneler demek, kardeş olmanın kardeşi olmanın güzelliğini bir kez daha anlamak,poz verirken şekilden şekile giren küçük hanımefendiye hayran kalmak,
bir fotoğraf karesinde sevgiyi yakalamak,
ve sıcak poğaçalar hazırlayıp, eğlence için enerji depolamaktır...