27 Şubat 2022

Bir Picasso

BİR PICASSO - İSTANBUL DT
Büyük Oyunu
1 Perde - 1 Saat 20 Dakika
Yazan Jeffrey Hatcher
Çeviren Şükran Yücel
Yönetmen Turan Günay
OYUNCULAR:
Picasso Ahmet Burak Bacınoğlu
Fischer Sinem Şahin Budak
OYUNUN KONUSU:
Paris, 1941... Nazi işgali altındaki Fransa’da yaşayan ressam Pablo Picasso ile dönemin Almanya kültür bakanlığı sorumlusu olan Bayan Fischer arasında geçen sorgulamalar-çatışmalar-hesaplaşmalar...

Devlet Tiyatroları, 15-19 Şubat dünya klasiği oyunları haftası kapsamında Ankara'da "Cimri", "Vişne Bahçesi", "Sırça Kümes", "Arzu Tramvayı", "Medea", "Aziz Dostum Çehov", "Karıncalar-Bir Savaş Vardı", "Bir Picasso", "Eskicinin Tazesi" ve çocuk oyunu "Alice Harikalar Diyarında" oyunlarını tiyatroseverlerle buluşturdu. Hepsini izleyebilmeyi istesem de iki oyun ile yetinmek zorunda kaldım. Bu yazıda İstanbul Devlet Tiyatrosunun Ankara Stüdyo Sahnede izlediğim Bir Picasso oyunu ile ilgili izlenimlerimi paylaşmaya  çalışacağım.
Başlarken 'Bir Picasso' nun ustalıkla yazılmış birbirini tam anlamıyla bütünleyen iki kişilik diyaloga dayalı çok başarılı bir metin olduğunu söylemeliyim. Sahne açılışında Picasso' yu anlamlandıramadığı bir şekilde sorguya getirilmiş ve oldukça öfkeli şekilde görüyoruz. Getirildiği yer tablolar, heykeller ve çeşitli eserlerle dolu bir odadır ve o esnada Almanya Kültür Bakanlığı tarafından Picasso' yu sorgulamak üzere görevlendirilmiş Bayan Fisher sahneye giriş yapar. 
İki baskın karakterin güç savaşı, yaptıkları pazarlıklar, paylaşılan kozlar, köşeye sıkıştırmalar izleyiciye o kadar akıcı ve tempolu bir şekilde aktarılıyor ki bir saniye bile oyundan kopmuyor izleyici. Ve tam pazarlıklar bitti sonunda uzlaştılar derken metinde ustalıklı bir geçiş ile Fisher' in geçmişine bir yolculuk yapıp, kökenlerini ve orada bulunuşunun asıl nedenini anlıyoruz. İtiraflar, acılar, restleşmeler, yüzleşmelerle her duygu iç içe geçiyor, harman oluyor.
Oyuncular da metni muhteşem bir şekilde yorumlamışlar, performansları çok başarılıydı. Picasso' yu canlandıran Ahmet Burak Bacınoğlu' nu Ankara Devlet Tiyatrosundan Radyo-Yu Hümayun adlı oyundan anımsıyorum. Orada da harika bir ekip işi akılda kalıcı bir yorum bırakmışlardı hafızalarda.
Sinem Şahin Budak' ı ise Çalıkuşu' nda Müjgan canlandırması ile anlatıcı olarak izlediğimi anımsıyorum. Burada da Fisher canlandırması ile eş başroldeydi. 
Oyun metninde sıklıkla yer bulan Picasso' nun ünlü eseri Guernica tablosunu da buraya eklemek istedim:

Picasso’nun ünlü Guernica tablosunun hikayesi de oldukça etkileyiciydi. Guernica; İspanya İç Savaşı’nda Naziler tarafından bombalanan sevimli ve küçük bir İspanyol şehridir. Picasso vatanı için duyduğu acıyı nesillerce hiç unutulmayacak bir şekilde tuvaline bu tablo ile aktarır.
Metinden bir bölüm; Picasso' nun en iyi arkadaşı öldüğünde, kendi yüzündeki acı dolu ifadeyi arkadaşının anısına resmeder ve Fisher ona bu soruyu yönelttiğinde tek bir kelime ile karşılık verir:
“En iyi arkadaşının ölümünü duyar duymaz, her şeyden önce kendi portresini yapan insana ne denir?
-Sanatçı.”

Fırsat bulursanız bu oyunu kaçırmayın derim. Tiyatro her zaman, her yerde !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

haydi söyle :)