10 Mart 2023

Şiddet Dersi-Kulis Sanat

Kulis Sanat Tiyatrosu - 75 dakika- Gerilim Psikolojik

Yazan: Valentin Krasnogarov
Yöneten: Eray Eserol
Kostüm Tasarım: Gökçe Şener 

OYUNCU: 

Hasan İrfan Buzcu, Asena Melikoğlu, Kıvanç Bozkır, Burçin Sezen

 

Konu: Valentin Krasnogarov tarafından yazılmış olan Şiddet Dersi uluslararası alanda yankı uyandırmış bir deneyden ilham almıştır. Profesör Darter'ın insanın karanlık tarafını araştırdığı bu çalışma, öğrenci ile öğretmen rollerinin oynanarak öğrencinin yaptığı her hatanın elektrik cezasıyla sonuçlandığı bir deneydir.

 

 

Kulis Sanat oldukça başarılı bulduğum bir tiyatro topluluğu. Çankaya Sahne ile birleşince daha ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Öncesinde Bahçelievler 7. Caddede küçük bir sahneleri vardı; şimdi Paris Caddesi' nde Çankaya Sahne' de oyunlarını sergiliyorlar. Kulis Sanat' ın Çemberin Altı Noktası ve Ödül isimli oyularını izlemiş ve çok başarılı bulmuştum. Bu oyun da hem konusu hem de oyunculukları ile beni tatmin etti.  9 Kasım' da Çankaya Sahne' de izlediğimi de ekleyeyim.


Behzat Ç.' nin Tahsin Müdür' ü Eray Eserol, Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı. Pek çok dizi ve filmde de rol alan Eray Eserol' u bu kez reji koltuğunda görüyoruz. Ayrıca oyun metninin çevirmeni olarak da karşımıza çıkıyor.

Şiddet Dersi, orijinal adı: Jestokiy Urok. 1934 doğumlu Rus oyun yazarı, Valentin Krasnogarov tarafından kaleme alınmış bir eser. Metnin konusu uluslararası alanda yankı uyandırmış Stanley Milgram İtaat Deneyi' nden ilham alıyor.

Stanley Milgram İtaat Deneyi;
Yale Üniversitesi'nden psikolog Dr. Stanley Milgram tarafından yapılan bu deney, insanların otoriteye nasıl boyun eğdiklerini anlamak amacıyla 1961 senesinin Temmuz ayında yapılmıştır. Deneyin kilit noktası, deneklerin şahsi vicdanlarıyla çelişen unsurların varlığına karşı otoriteye nasıl boyun eğdiklerini gösterebilmektir.
Deney içerisinde 3 kişi bulunmaktadır: denek, aktör ve araştırmacı. Araştırmacı, otoriteyi temsil etmektedir ve emirleri veren taraftır. Denek, öğretmeni temsil etmektedir ve otoriteden gelen emirleri uygulayan konumundadır. Aktör ise öğrenci rolündedir ve öğretmenden gelen uyarılara maruz kalan taraftır. Burada, "aktör" denmektedir, çünkü esasında öğrenci konumunda olacak kişi, deneyi düzenleyen araştırmacı tarafından önceden bilgilendirilmiştir ve rol yapacaktır. Ancak bunu denek bilmez.
Öğretmen rolündeki deneğe, deney öncesinde bir şok verilir ve kendisi, deney sırasında öğrenciye şok verdiğinde öğrencinin deneyimleyeceği acıyı deneyimlemesi sağlanır. Sonrasında, kendisine birkaç çift kelime verilir ve öğrenciye bu kelimeleri öğretmesi istenir. Öncelikle, elindeki listedeki sözcükleri aktöre, yani öğrenciye okur. Sonrasında, bir kelime ve o kelimeyle eşleşebilecek 4 şık okur. Eğer ki öğrenci, hatalı şıkkı seçerse, öğretmenin kendi eliyle elektrik şoku vermesi gerekmektedir. Her bir hatalı cevaptan sonra elektrik şokunun şiddeti 15 volttan başlayarak, her sefer 15 volt arttırılacaktır. Eğer ki öğrenci doğru cevap verirse, öğretmen bir sonraki soruya geçecektir.
Denek konumunda olan ve öğretmen rolündeki şahıslar, öğrenci konumundaki aktörlerin gerçekten de şok aldığını sanmaktadırlar. Halbuki, herhangi bir şok uygulanmamaktadır. Aktörün bulunduğu ayrı odada bulunan bir ses kayıt cihazı sayesinde, her bir elektrik şoku seviyesi için ayrı bir ses verilir ve aktör, sanki gerçekten acı çekiyormuş gibi inler.
Milgram'ın deney sonuçlarında tüm denekler durumdan rahatsızlık duyduğunu belirtse de, deneklerin %65'i, yani 40 denekten 26 tanesi emirlere uyarak 450 voltluk inanılmaz yüksek şiddetteki elektriği öğrenci konumundaki aktöre uygulamıştır.
Milgram, bu deneyden yola çıkarak iki sonuca varmış, iki teori geliştirmiştir:
Törecilik Teorisi: Bir birey ve ait olduğu grupla ilgili bir teoridir. Eğer ki birey, karar alma konusunda uzman ve kabiliyetli değilse, karar vermeyi gruba ve hiyerarşik düzene bırakacaktır. Grup, bireyin davranışsal modeli olacaktır.
Aracılı Durum Teorisi: Boyun eğmenin ana unsuru, bireyin başkasının dileklerini yerine getirmesinden ötürü, kendini yaptığı davranışlardan sorumlu görmemesidir. Eğer ki biri bu görüşü benimseyecek olursa, boyunduruğun tüm gereklilikleri yerine getirilmiş olur.
Milgram deneyinin birçok benzeri farklı zamanlarda yapılmış ve benzer sonuçlar elde edilmiştir.

Oyunumuz bir üniversite profesörünün (deneyde araştırmacı olacaktır), öğrencilerinden birine para ve bazı çıkarlar (burs, yurt vb) vaad ederek, birlikte bir çalışma yapmak üzere sahnede buluşmaları ile başlıyor. (öğrenci deneyde öğretmen olacaktır). Profesör deneyde onlara yardımcı olacak kişiyi (deneyde elektrik şoklarını alıyormuş gibi yapan aktör olacaktır) tanıtır ve yapacakları deneyin detaylarını anlatır. Ancak senaryoda  dört ana karakter vardır. Denek-Aktör ve Araştırmacı dışında deneye tesadüfen dahil olan deneğin kız arkadaşı (Profesörün öğrencilerden biri başkası) tüm süreç boyunca arka odada sesini hiç çıkarmadan, deneyi izlemek konusunda araştırmacıyı ikna eder. Tabi süreç ilerledikçe ve erkek arkadaşının acımasızca talimatları yerine getirdiğini gördükçe onun için sakince beklemek imkansız hale gelecektir.


Oyun başladığında karakterlerin inandırıcılığı konusunda şüpheye düştüğümü söyleyebilirim. Özellikle denek (Kıvanç Bozkır) ve aktör (Asena Melikoğlu) performanslarının izleyiciye geçmediğini düşündüm. Ancak metnin derinliklerine inip de nabızlar yükseldikçe, heyecan ve ritm arttıkça karakterlere büründüklerini gördüm. Profesör ile aralarında bir çekim olduğu anlaşılan diğer öğrenci rolü ile Burçin Sezen ve Profesör-Araştırmacı rolü ile Hasan İrfan Buzcu kesinlikle harika birer performans çıkardılar. Bir insana bilimsel amaçlarla ve baskı ile de olsa işkence yapmaya yönlendirilen iki öğrencinin arasındaki ilişki de deney sırasında ciddi şekilde etkilendi. Emirleri uygulamak ile zalimlik arasındaki ince çizgide gidip gelen keskin olay örgüsü içerisinde izleyici olarak sürekli tetikte ve merak içerisindeydik. 

Metin ve içeriği olan deney beni inanılmaz etkiledi. Çok ilgi çekici çok şaşırtıcı bir konu olduğunu düşünüyorum. Deney sonuçları açısından ise maalesef insanevladı için büyük bir hayal kırıklığı ve başarısızlık örneği. Üstlerinin emirlerine sorgusuz itaat eden herkesin bir kez daha düşünmesi gereğini hatırlatıyor. Cellatlar, infaz memurları, askerler, kolluk güçleri, atom bombalarını bir düğmeye basarak aktif hale getirenler, işkence yapanlar, gaz odalarına gaz verenler, otoritenin her kademesinde yer alan erk sahipleri 'ben emirleri uyguluyorum' demeden önce lütfen neyi neden yaptığınızı ve sonuçlarını bir kez daha düşünün.

Tam bir psikolojik gerilim türünde olan bu oyunu, günümüzde şiddetin günlük hayatımızdaki yerini düşündüğümde, çok değerli ve anlamlı bulduğumu söylemek isterim.

Oyunda denek' in öğrenciye ezberletmek üzere okuduğu metinden bir alıntı: 

Alice: “Bu kız, mutlulukların en ışıltılısını; kendi kırılgan ruhunu, sizin buyruğunuz altına vermekte buldu. Kendisini; efendisine, hükümdarına, kralına sundu. Eğitsin, öğretsin, kullansın diye o kırılgan ruhu.. Shakespeare. Venedik Taciri.3.Perde.2.Sahne.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

haydi söyle :)