Çocukluğuma dair beni zorlayan anlardan biri eve gelen misafirlere hoş geldin deme ve el öpme faslıydı. Kendimi bir tiyatro sahnesinde çok çalışılmamış bir rolü icra eder gibi hisseder biran önce o anın bitmesini isterdim. Şimdi kendi çocuklarıma hoşgeldin-beşgittin zorlaması yapmamaya çalışıyorum. Ara sıra tepkilere maruz kalsak da içlerinden geldiğince iletişim kuruyorlar gelen misafirlerle.
Kendini güzel ifade edebilen bir nesil geliyor. Talepleri var, hakları var. Kendilerini bir çok konuda anne-baba ile bir gören anlayışları var. Haksız da sayılmazlar. Kendi zamanımın kıyıda köşede büyüyen çocuklarının yanında, şimdi aile yaşantısı evin küçüklerine göre şekilleniyor. Yatma saatlerine kadar onların kanalları açık oluyor. Hafta sonu etkinliklerinde onların da keyif alabileceği seçenekler belirleniyor.
Yeşilçam ile büyümüş bir nesil olarak, acıyı da mutluluğu da dibine kadar hissedebilen çocuklardık. Zenginliği değil paylaşmayı, elde etmeyi değil gururu, bir başarı varsa bedelini, onurlu yaşamanın önemini öğrendik. Oysa ben çocuklarımdan acıyı saklıyorum. Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki kurdu bile çok zararlı bulan annelere dönüştük.
Çocukları teknolojiden uzak tutmaya çalışmak, ellerimizdeki akıllı telefonlarla ne kadar inandırıcı olabiliyor ben de bilmiyorum. Kızım 4.sınıfta ve sınıfında telefonu olan arkadaşları var. Ayrıca plaza gençleri gibi z kuşağının da ayrı bir dili var. 'Ezik' diyorlar birbirlerine. 'Ayneeen' diyorlar. 'Trollemek' diye bir kelime türedi mesela. 'Zaaaa' diye gülüyor bu çocuklar. Bir oyunda iyilerse çok 'pro' sun; Kötülerse çok 'noob' sun diyorlar. 'Amma da ego kasıyosun' gibi cümleler kuruyorlar.
Çocuklarına vereceği eğitimden başka miras bırakamayacağını fark etmiş, orta direk anne-babalar olarak akademik başarıyı daha fazla önemser hale geldik. Teog senesi diye bir kavram var şimdi. O sene o aileyi unutuyoruz. İyi bir lise-iyi bir üniversite-iyi bir iş-iyi bir yaşam denklemini evimizin her yerine yazıyoruz unutmayalım diye.
Eskilerin çocukları yaşlılığın teminatı olarak gören anlayışı da kalmadı artık. Kendi ayakları üzerinde dursun, bize muhtaç olmasın, biz zaten onlardan bir şey beklemeyiz noktasındayız. Otel hizmeti veren modern yaşlı evleri projelerini de yakında çok daha fazla duyacağımızı düşünüyorum. Onca okumuş, iyi yetişmiş büyük bir jenerasyon emekliliğe hazırlanırken ve bunca ben merkezci z kuşağı yetişirken, yaşlandığımızda bizlere bakmalarını beklemek boş bir hayal gibi geliyor bana. İyisi mi biz başımızın çaresine bakalım.
Canım çok haklısın bazı kavramlardan uzak şekilde çocuklarımızı yetiştiriyoruz. Evet belki bu durum bazı olaylarda iyi; ancak bazende kötü sonuçlar doğurmaya sebep oluyoruz. Çocuk kültürü ve terbiyesi gerçekten de çok ince bir çizgi. O çizgiyi aşmak yada uzak kalmak ikisi de çok tehlikeli... :/
YanıtlaSilÇocuk eğitimi gerçekten çok zor. Onların fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak işin en basit boyutu. Duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, onlara koşulsuz sevgi vermek de maalesef yeterli olmuyor çoğu zaman. Onları kendi ayakları üzerinde durabilen, vicdanlı, adalet duygusu gelişmiş, erdemli birer yetişkin haline getirmek işin en zor kısmı.
SilDoğru valla, aynen katılıyorum. Yaşlı evleri olacak, giderek daha da fazla. Olsun ama bence. Ben gayet keyifle birinde yer ayırtırım kocamla beraber. Çocuklarla da beraber tatile çıktığımızda görüşürüz artık :) Ama torun olursa ben elden ayaktan düşmeden, bak ona ben bakacağım. Torunu da bana verip yaşlı evine göndermeleri gerek, ya da bir oda verecekler artık evlerinde :)
YanıtlaSilKesinlikle farklı bir kuşak. Biz de ebeveynlerimizden farklıyız. Ama yetişkin olduğumuzda ana hatlarda buluşabildik. Bakış açılarımız benzeşmeye başladı onlarla. Eminim çocuklarımızla biz de ileride benzer yönlere evrileceğiz. Onları dinlemeye devam edersek elbette. Zaten bizim kuşak ebeveynler çocukların bizi yönledirmesine çok açığız senin de yazında söylediğin gibi.
Ben bir zenginlik olarak görüyorum bu farkı. Bırakalım bziden farklı ve ileride olsunlar. En kaba tabiri ile bizim bencil, korkak, güvenlik aşığı, pasif kuşağımızın ülkeyi de dünyayı da ne hale getirdiğiniz gördüke, bu çocukların empati yetenekleri, boşvermişliklerine inat taktıkları mevzuya tam odaklanabilmeleri ve korkusuz bir merakla saldırmaları umut veriyor bana tüm yaşam için... Daha zor bir dünya için, daha farklı bir kuşak olmaları gerektiğine göre, bize onlar desteklemek ve onlara uyum sağlamak düşüyor. Yaşlılar evinden elbette :)
sevgiler :)
Ay evet kayıtlar açılsın ben de hemen kendimi ve eşimi kaydedeceğim yaşlılar evine, okeye dördüncü bulmakta zorlanmayız orada:)))) Bu yeni gelen kuşağın yapacaklarını ben de merak ve heyecanla bekliyorum :))
SilBak son paragrafına sonuna kadar katılıyorum. Yanımıza uğrarlar inşallah :))
YanıtlaSilAma düşününce onlara da hak vermiyor değilim şimdilerde bile...
Hayatımıza o kadar çok koşuşuturmaca eklendi ki... Kimbilir onların zamanında nasıl olacak :/
Acıyı evet ben de saklıyordum, yumuşatıyordum eskiden... Hem yaşı geldiğinden, hem de etraftan daha abuk subuk şekilde duyacak diye anlatıyorum artık... Bazen gamzsız gamsız bakıyor, bazen gerçekten endişe duyuyor...
Onların yaşamları bizimkilerden zor olacak maalesef :(
Çok iç kararttım galiba, sevgilerimi gönderip konuyu sonlandırıyorum :)
İşte bayramdaaan bayrama :))) Açıkçası patlayan bombaları, çaresiz çocukları görmelerini hala istemiyorum ben. Çok etkileniyorlar. 15 Temmuzda mecburen öğrendiler olanları o kadar kötüydü ki... Nereye kadar tabi haklısın. Artık belli bir yaştan sonra yaşadıkları ülkenin gündemini de bilmeleri gerekiyor. Bizim öğretmenlerimiz her hafta belli gazete küpürlerini okula getirirdi. Ne olup bittiğini öğrenmemiz adına.
SilÇok güzel bir yazı. Tamamen katılıyorum.Bazı noktalarda küçük eklemeler yapmayı düşünürdüm.
YanıtlaSilDili gelişigüzel kullandıklarında düzeltmek, uyarmak gerektiğini düşünüyorum. Böyle giderse bir süre sonra dilimiz iyice yozlaşacak.
Sadece Teog sınavı değil, pek çok sınavda çocuklarımız çok düşük sonuçlar alıyorlar. PİSA sınavı eğitim öğretimde ne kadar gerilerde olduğumuzu ortaya koydu.
Gelecek gençlere güzel şeyler getirsin diliyorum.
Makbule Hanım çok haklısınız. Bu yeni jargon gerçekten bizlere bile öyle yabancı ki. Uyarmak gerekir. Bu konuya daha fazla özen göstermeye çalışacağım. Gelecek güzel günlere diyelim...
SilBaşından sonuna o kadar haklısınız ki, ekleyecek ve söylenecek bir şey kalmamış geriye. İleride bizleri neler bekliyor, sabredip öğreneceğiz sanırım. Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum. Geleceğe dair güzel umutlarımız olsun istiyorum çocuklarımız adına. Emekleri, çalışmaları boşa gitmesin. Hilelere, haksızlıklara maruz kalmasınlar inşallah...
SilTam olarak ne yazacağımı bilmesem de ben de bir şeyler yazmak istedim. Dediklerine neredeyse kelimesi kelimesine katılıyorum. Elif'in henüz direk "z" kuşağı halini görmesek de bu görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Sadece henüz yaşı küçük ve o bıcır haliyle bizim o yaştaki halimizden çok daha akıllı.
YanıtlaSilAkıllı derken artık çocukların akıllı-uslu olmalrından bahsetmiyoruz elbette.
İşin içinde kurnaz bir zeka var.
Kimse üzerinde alınmasın ama bu her çocukta var. (özellikle üstün zekalı olanlar elbette ki ayrı)
İstediğin kadar oku veya paylaş, kendi deneyiminde ne yaşadığın ve o an ne yaptığın önemli, bunu gördüm.
Ayakları yere sağlam bassın bunda sorun yok elbette, bizler gibi boynu bükük bir kuşak gelmesin kabul ama bencil ve şımarık olmaları beni tedirgin ediyor.
Ve aynı zamanda özellikle anneye biçilen rolün altında kalma hali de beni ürkütüyor-du, şimdilerde biraz daha geniş bakmaya başladım ama zaman ilerledikçe ne söyler ne konuşurum bilemem :)
Sevgiler çokça
Genellikle ilkokul yıllarının başlamasıyla diğer çocuklarla etkileşimi arttıkça tanık oluyorsunuz o kültüre. Bencil ve şımarık bir nesil hatta her şeyi kendine hak gören, talep eden, hayırı kabul etmeyen, ısrar eden bir nesil görüyorum. Tabi bunun yanında çevreye daha duyarlı, haklarını daha çok kollayan, daha cesur bir nesil de. Bu nedenle ortaya ne çıkacak merak içerisindeyim :)
Sil