14 Nisan 2022

Hizmetçiler

HİZMETÇİLER - ANKARA DT-Büyük Oyunu-1 Perde - 90 dakika
Yazan Jean Genet
Çeviren Salah Birsel
Rejisör Yunus Emre Bozdoğan
OYUNCULAR:
Hanım Aysın Işımer
Claire Deniz Gökçe Koçman
Solange Zeynep Ekin Öner Öztürk
OYUNUN KONUSU: İzleyeceğiniz bu uyumsuz/absürd tiyatro örneği, yazıldığı dönemden bugüne kılık değiştirerek gelen ama değişmeyen bir ezen ezilen oyunudur. Suçlayan, suçlanan, boğulan, haykıran, aynalarına sıkışmış oyun kahramanları, görmeye alışkın olduğumuz kahramanlardan değil. Genet’nin özgün söylemiyle dünyada kült haline gelen bu oyunda suç ve suçlunun izi sürülüyor. Suçlu kim?
 
Oyunu Küçük Tiyatro'da izledim ve izleyeli yaklaşık iki hafta oldu ama bir türlü elim yazmaya varmadı. Oyunun çok ağır bir atmosferi var. Çok sert bir sonu var. Başladığında hiç anlam veremeseniz de o ağırlığın sebebi sahneler ilerledikçe anlaşılıyor. Ankara Devlet Tiyatrolarının iki deneyimli kadın oyuncusu Deniz Gökçe Koçman ve Zeynep Ekin Öner Öztürk' ü daha önce defalarca kez sahnede izlemiştim. Burada çok zor bir işin üstesinden gelmeye çalıştılar. Büyük bir duygu yoğunluğu, okuması zor bir metin, verilmesi gereken çaresizlik hissi, uzun uzun tiradlar... Aynı durum seyirci koltukları için de geçerliydi, anlaması ve izlemesi zor yorucu bir metindi. Ancak tüm zorluklara rağmen oyunculuk performanslarının ve sinerjilerinin oldukça yüksek olduğunu ve başarılı bir iş çıkardıklarını söyleyebilirim.

Bu aşamada belki biraz yazarımızın hayat hikayesine göz atabiliriz. Jean Genet:
(19 Aralık 1910, Paris - 15 Nisan 1986, Paris), Fransız düşünür; oyun, deneme ve roman yazarı; şair, politika aktivisti. Daha çok tiyatro oyunlarıyla tanınır. Yeni doğmuşken kimsesizler yurduna bırakıldı. Jean, yedi yaşına geldiğinde zanaatçı bir ailenin yanına yerleştirildi. 10 yaşında hırsızlığa başladı, on üç yaşında bir zanaat okuluna kaydoldu. Ancak orada da çok kalmayacaktı; 1926'da, 3 ay süren ilk hapishane deneyimini yaşadığında 15 yaşındaydı. Serbest kaldığında uslanmamıştı; bu kez reşit olana kadar kalmak üzere ıslahevini boyladı. 1930'ların sertliği ile ünlü bu ıslahevi Genet’yi gerçek bir suçlu haline getirdi. 1948 yılında aynı suçlardan ömür boyu hapis cezası aldı. Ancak cumhurbaşkanı affı ile cezaevinden çıktı ve sonra kendini edebiyata verdi, suç işlemedi. Jean Genet, şiir ve romanlarında ya kendini ya da kendine yakın bulduğu çevreleri anlatırken; oyunlarında, kendini özdeşleştirdiği, toplumun dışında yaşamayı seçen insan topluluklarını dile getirmiştir. Büyük Gözaltı' nda mahkumları, Balkon' da genelevde yaşayanları, Hizmetçiler' de hanımlarını ortadan kaldırmak isteyen hizmetçileri anlatan Genet, Zenciler' de ise Batı uygarlığının baskı altında tuttuğu siyah derilileri konu edinmiştir. Jean Genet 15 Nisan 1986' da 76 yaşında Paris' te bir otel odasında gırtlak kanserinden ölmüştür.


Sahne açılışında bir oyun içerisinde oyun karşılıyor bizi. Giysilerle dolu zengin bir odada, Claire (Deniz Gökçe Koçman) evin hanımı, Solange (Zeynep Ekin Öner Öztürk) ise hizmetçisi rolünde. Aralarında yüksek gerilim var. Sonrasında ikisinin kardeş ve evin hizmetçisi oldukları, sadece evin hanımı olmadığı zamanlarda kendilerince bir oyun oynadıkları anlaşılıyor. Oyun sonları genellikle, hizmetçinin, hanımı öldürmesi ile son buluyor. Hanımlarına karşı hem gizli bir hayranlık duyuyorlar hem de kin, kızgınlık, öfke yüklüler; kendi içlerinde ise çaresiz ve acı dolular. Konuşmalarından hanımları öldüğü takdirde mirasın onlara kalacağı yönünde çıkarımlar yapıyoruz. Kendilerini oynadıkları oyuna kaptırdıkları ve duyguların tavan yaptığı bir noktada gerçek hanımın eve dönmek üzere olduğunu anlıyorlar. Hemen ortalığı toplayıp, güzel elbiseleri çıkarıp, hizmetçi kişiliklerine dönüyorlar. 


İlerleyen sahnelerde beyefendinin hapiste olduğunu, hapse girmesine ise iki hizmetçi kızkardeşin yazdıkları mektubun neden olduğunu anlıyoruz. Ancak çalan telefon ile beyefendinin serbest kaldığını öğrenen hizmetçiler bu kez foyalarının ortaya çıkmasından, mektuptaki el yazısının kendilerine ait olduğunun anlaşılmasından, hapse atılmaktan korkuyorlar. Evin Hanımına hazırladıkları zehirli ıhlamuru içirip, Beyefendiye ulaşmadan onu öldürebilirlerse hala bir şansları olabileceğini düşünüyorlar.

Claire ve Solange, toplumsal sınıflarının farkında ve kişilik çatışmaları içerisindeler. Bir yandan da kolayca zengin olmak istiyorlar. Evin hanımını öldürüp, beyefendiyi hapse attırmayı ve ikisinden de kurtulup, paralarına konmayı planlıyorlar. Ancak günün sonunda efendisini öldüren işçiyi değil, kendileri sürükledikleri çaresizliğin yarattığı dramatik girdapta zavallı işçileri görebiliyoruz.

Hizmetçiler, çok kolay anlaşılmayan, üzerine düşünülmesi gereken, biraz tedirgin edici, rahatsızlık verici bir oyun. Tiyatroya sadece eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek için giden izleyicileri mutlu etmeyecektir. Ben izlediğim için mutluyum, vakit ayırıp denenebilir, farklı tiyatro deneyimleri vaaddettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.


Son olarak ek bilgi;

Hizmetçiler, Genet’nin gerçek bir olaydan, Papin Kardeşler Olayı’ndan esinlenerek kaleme aldığı tek perdelik, son derece etkileyici bir oyun. 1933 yılında Mans, Papin kardeşlerin işledikleri korkunç cinayetle sarsılır. Papin Olayı diye bilinen bu olayda Papin kardeşler, yanlarında yedi yıl hizmetçi olarak çalıştıkları evin hanımını ve kızını bıçak ve baltayla öldürmüşler, gözlerini oymuşlar, etlerini doğramışlar, bacaklarını kesmişler. Ama yazarı asıl etkileyen bu kardeşlerin zekâları, açık sözlülükleri, yalnızlıkları, gururları, birbirlerine karşı duydukları sevgi, onları cinayet işlemeye yönelten öfkeleri ve mahkeme karşısında kendilerini savunma güçsüzlükleri olmuş. Genet, kendi hizmetçilerini, Solange ve Claire’i yaratırken kendi düşlemlerine, yerleşik kurallara karşı çıkma zevkine, ölüm konusundaki görüşlerine uyan düşüncelerini büyük ölçüde kurgulamış.

4 yorum:

  1. İlginç bir konu, İstanbul'da da oynar belkş :)
    Tiyatrosuz asla...,
    Bloglara hala yazan birilerini görmek çok güzel! Harika! :)
    Ben de beklerim efendim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Mert teşekkür ediyorum.... Gelirim tabiii :)

      Sil
  2. blogunu son yazıma koyduum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef son zamanlarda bloglara pek uğrayamadım ve bu süreçte en çok üzüldüğüm ise bunu görme fırsatını kaçırmak oldu Deep... Çok teşekkür ediyorum beni unutmadığın için :)

      Sil

haydi söyle :)