kızımın kreşe başlamasıyla bizim evde nezle ve grip değişmez konuklarımız oldu. 3 ay oldu kreş maceramız başlayalı elif in de eren in tam olarak iyiler, iyileştiler dediğimiz günü olmadı. önce elifte hafif burun akıntısı, öksürük şeklinde başlayıp bir süre sonra burun tıkanıklığı, iştahsızlık, hafif ateş şeklinde devam eden bu şikayetler iki gün sonra eren i de esir alıyor...
doktora gittiğimizde ise genellikle hafif boğaz kızarıklığı ve geniz akıntısı teşhisiyle geri dönüyoruz. tedavi olarak 5 gün süreli soğuk algınlığı ilacı ve ateş kontrolü önerilen.. buna ek olarak evde her sabah 1 tatlı kaşığı bal, silme 1 çay kaşığı toz zencefil karışımını aç karnına veriyorum. başta acı ve garip gelen bu tat ben ısrarla vermeye devam edince zamanla alıştıkları ve kolayca ağızlarını açtıkları bir rutin haline geldi. ayrıca kış boyunca her gün vermeyi planladığım vitamin takviyesini ısrarla sürdürmekteyim. rahatlatıcı olarak ıhlamur çayı, burun spreyi, buhar makinesi, bol meyve...
genelde çok ağır seyretmese de hastalıklarımız, bu kadar sık tekrarlanması rahatsız edici, üzücü, yorucu ve yıpratıcı...beni en çok yıpratan iştahsızlık, sürekli öksürük, öksürürken kusma, zaten çok iyi olmayan gece uykularımızın iyice delik deşik olması... ayrıca çocuklar hasta daha da üşütmesinler diye ya da arkadaşlarımızın çocuklarına hastalık bulaştırmayalım düşüncesiyle iyice eve kapanmaya başladık haftasonları..
2009-2010 kışının güzelliklerini yaşamayı da dört gözle bekliyoruz aslında kızımla.. kar yağacak kartopu oynayacağız, kardan kale yapacağız, karlı kaydıraktan kayacağız... ama kış mevsiminin bu kısa süreli ve hasta olma riski taşıyan aktivitesi için değer mi diyorum bu kadar uzun süreli bir kış yaşamaya. ve artık dursun istiyorum bu burun akıntısı, bu öksürük, bu hastalıklar.. yazın beresiz atkısız kabansız özgürce dışarı çıkabildiğimiz güneşli günlerini şimdiden özledim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
haydi söyle :)