sevgili yaruze hassas bir konuda, birden fazla çocuğu olan anneler ile ilgili, bir mim başlatmış... adı ilk göz ağrısı ve anneye hissettirdikleri... bu konuda daha önce bir -iki şey söylemiştim ama bu konu bitmez hala söyleyecek sözlerim var :)
-ilk kalp çarpıntısı, ilk heyecandır
-onunla yaşanan her tecrübe yeni, sen hep acemisindir
-emzirirken ona geçen sadece anne sütü değil, vücudundan süzülen sevgi zerrecikleridir
-yüreğin, beynin, gözlerin sadece ona odaklıdır, onunla ilgili düşünürsün...
sonra içinde büyüttüğün ikinci bir can olduğunu öğrenirsin... yaşadığın duygu seli, endişe gene ilk göz ağrınla ilgili olur. çok mu erken oldu dersin, benim zaten bir bebeğim var... acaba onu da böyle sevebilecekmiyim, her şey nasıl olacak...
sonra biter meraklı bekleyiş, gelmiştir ikinci bebek. yaşadığın kargaşa dolu ilk günlerden sonra, hissettiğin bir tamamlanmışlık duygusudur. şimdi tam bir aile olduk dersin...
ilk aylarda sorun yoktur, miniğin dünyadan haberi yoktur çünkü, ne zaman ki hareket kabiliyeti kazanır ve büyüğünün elindeki oyuncağı çekip almaya, emekleyip bin bir özenle diktiği kuleleri yıkmaya, yaptığı resimleri karalamaya, her şeyi kendinin sanmaya, yani dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkar, o zaman başlar çelişkiler, alır anneyi bir düşünce... ne yapsam ne etsem de engellesem ben bu bücürü, ne hakkı var büyüğünün oyunlarını bozmaya... alıp oyalayım der, bu sefer yalnız kalır ablası, muhakkak ki yalnız oynamanın yoktur keyfi... elinde ne varsa ablasının o da almak ister, başlarlar çekiştirmeye... ne kıymetlidir onca oyuncağın içinde kırık bir lego parçası... izin isteyip alacağız der anne ama anlayana... sonra bir bakar can ciğer kuzu sarması olur, kedi yavruları gibi oynaşırlar, bir bakar saç çekmeler, iteklemeler, cırmıklamalar arasında örselenirler. hep dengede durmaya çalışan bir cambaz misalidir anne... bir çift kaçamak bakış eşliğinde sever diğerini, oysaki yeterince büyüktür taşımak için ikisini hem dizleri, hem de yüreği...
hayat yorucudur, bazen yükü ağır gelir, zaten zor olan hayatını daha da zorlaştırmaktadır çocukları... anlayış bekler büyüğünden, ilk göz ağrısından. her ne kadar yaşı küçük de olsa abladırya o, anlarsa o anlar annesini... ve malesef hep patlayışlara maruz kalan o olur. bunu dile getirmek bir yana düşünmek bile yaralar annesini, vicdan azapları eşlik eder gecelerine...
ilk göz ağrım, ilk kalp sızım, meleğim... sana kardeşinle ilgili sorumluluklar vermemeye çalışacağım. kendini ona oyun oynatmak, oyalamak, ders çalıştırmak, korumak zorunluluğunda hissetmeni istemem... ama bil ki hayattaki en büyük arzum birer yetişkin olduğunuzda birbirinizi anlamanız, iletişim içinde olmanız ve birbirinizin zor zamanlarında destek olmanızdır, umarım umarım umarım...
-ilk kalp çarpıntısı, ilk heyecandır
-onunla yaşanan her tecrübe yeni, sen hep acemisindir
-emzirirken ona geçen sadece anne sütü değil, vücudundan süzülen sevgi zerrecikleridir
-yüreğin, beynin, gözlerin sadece ona odaklıdır, onunla ilgili düşünürsün...
sonra içinde büyüttüğün ikinci bir can olduğunu öğrenirsin... yaşadığın duygu seli, endişe gene ilk göz ağrınla ilgili olur. çok mu erken oldu dersin, benim zaten bir bebeğim var... acaba onu da böyle sevebilecekmiyim, her şey nasıl olacak...
sonra biter meraklı bekleyiş, gelmiştir ikinci bebek. yaşadığın kargaşa dolu ilk günlerden sonra, hissettiğin bir tamamlanmışlık duygusudur. şimdi tam bir aile olduk dersin...
ilk aylarda sorun yoktur, miniğin dünyadan haberi yoktur çünkü, ne zaman ki hareket kabiliyeti kazanır ve büyüğünün elindeki oyuncağı çekip almaya, emekleyip bin bir özenle diktiği kuleleri yıkmaya, yaptığı resimleri karalamaya, her şeyi kendinin sanmaya, yani dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkar, o zaman başlar çelişkiler, alır anneyi bir düşünce... ne yapsam ne etsem de engellesem ben bu bücürü, ne hakkı var büyüğünün oyunlarını bozmaya... alıp oyalayım der, bu sefer yalnız kalır ablası, muhakkak ki yalnız oynamanın yoktur keyfi... elinde ne varsa ablasının o da almak ister, başlarlar çekiştirmeye... ne kıymetlidir onca oyuncağın içinde kırık bir lego parçası... izin isteyip alacağız der anne ama anlayana... sonra bir bakar can ciğer kuzu sarması olur, kedi yavruları gibi oynaşırlar, bir bakar saç çekmeler, iteklemeler, cırmıklamalar arasında örselenirler. hep dengede durmaya çalışan bir cambaz misalidir anne... bir çift kaçamak bakış eşliğinde sever diğerini, oysaki yeterince büyüktür taşımak için ikisini hem dizleri, hem de yüreği...
hayat yorucudur, bazen yükü ağır gelir, zaten zor olan hayatını daha da zorlaştırmaktadır çocukları... anlayış bekler büyüğünden, ilk göz ağrısından. her ne kadar yaşı küçük de olsa abladırya o, anlarsa o anlar annesini... ve malesef hep patlayışlara maruz kalan o olur. bunu dile getirmek bir yana düşünmek bile yaralar annesini, vicdan azapları eşlik eder gecelerine...
ilk göz ağrım, ilk kalp sızım, meleğim... sana kardeşinle ilgili sorumluluklar vermemeye çalışacağım. kendini ona oyun oynatmak, oyalamak, ders çalıştırmak, korumak zorunluluğunda hissetmeni istemem... ama bil ki hayattaki en büyük arzum birer yetişkin olduğunuzda birbirinizi anlamanız, iletişim içinde olmanız ve birbirinizin zor zamanlarında destek olmanızdır, umarım umarım umarım...
yine süper olmuş...gözlerim dolu dolu okudum...yerim ben seni yavrukuşum sarı pisiğim iki çocuk anası canım kardeşim...seni çok seviyorum
YanıtlaSilYine gözlerim dolu dolu okudum postunuzu. Ne güzel anlatmışsınız duygularınızı. Ama eminim onlar büyüyünce anlayacaklar kardeşin ne olduğunu ve hatırlamayacaklar bu ufak didişmeleri:)))
YanıtlaSilguzel ve duygu dolu bir mim olmus, yureginize saglik.
YanıtlaSilah benim de kalp ağrımdır bu konu.. öyle ki bu mimi cevaplamaya b-bile cesaret edemedim henüz..
YanıtlaSilnihancım önce maşallah 2 çocuklu bir anne olarak sana:))
YanıtlaSilçok güzel duygular...
Canım ne kadar güzel anlatmışsın duygularını,vallahi diyecek söz bulamadım.
YanıtlaSilişte bu yüzdendir yaşı bahane edip beklemelerim benimde...
YanıtlaSilnihancım sen ne kadar güzelmişsin ... bayıldım fotoğrafınıza ayrıca yazınada...
ahh ne guzel bi mim olmus yuregine saglik cook duygulandim...
YanıtlaSilablamm, ben de seni seviyorum :)))
YanıtlaSilballı lokmam umarım dediğin gibi olur :) hatılasalar da hoş bir anı oluyor aslın da. yeter ki birbirleriyle irtibat halinde olsunlar :)
özlem anne, teşekkürler...
deli annem hadi bi cesaret, bekliyoruz :))))
ayşecim teşekkür ediyorum :))) darısı başınıza :))
ela ve biz duygu yüklü bir konu olunca duygusal oldu biraz, teşekkür ediyorum... senin de kalmadı bişey, takipteyiz :)))
nihal şımartmayın beni böyle boy boy fotolarımı ekliycem yoksa :)))))))))) iki kardeş arasında en ideal yaş aralığı 4-6 bence...
pınar teşekkürler, senin minişler hastaymış, umarım çabuk iyileşirler...
Demek siz de ilk aylar kolay geçmiş, biz de ise fena halde zor oldu en baştan beri. İleriye dair umutlarımı da sen kırdın bak şimdi :) Ühüühüühü...
YanıtlaSilbuse ilk aylarda bu tip sorunlar yoktu ama kolikli bir bebek ve 2 yaş sendromunun kucağında bir abla vardı, artık hangisini tercih edersen :)))
YanıtlaSilÖyle bir zamanda okudum ki Nihan... yutkundum resmen...
YanıtlaSilAdaşım, yaşdaşım,postun da tüm bloğun da tek kelimeyle muhteşem. Bundan sonra takipçinim.
YanıtlaSilgökşencim umarım kötü hissetmene neden olmadım, sevgilerimle...
YanıtlaSiladaşım, bayıldım adına ikiz erkek çocukların var sanırım, blogun var mı diye bakındım malesef göremedim. eğer varsa adresini verirsen çok sevinirim...güzel yorumuna teşekkürler..
Tabiki var bekleriz ziyaretini :))
YanıtlaSilwww.kucukmucizelerim-nihan.blogspot.com
beni üzdü bu yazı :(
YanıtlaSil