Yazan Plinio Marcos
Çeviren Orhan Güner
Yöneten Selçuk Göldere
OYUNCULAR:
Tonho Mehmet Demiralp
Paco Eren Oray
OYUNUN KONUSU
Hepimizin kendine özgü bir hikayesi var. Yoksullukla mücadele eden Paco ve Tonho’nun hikayesi, soğuk bir odada başlar. Geçimini pazar yerinde hamallık yaparak sağlayan bu iki adam ne toplumda var olabilir ne de o küçük odada.
Bir çift ayakkabı ya da bir flüt yeni bir hayata başlamaya yeter mi? Dünyanın acımasızlığına karşı gelebilir mi? Bu hikayede bizler için sıradan sayılabilecek isteklerin zamanla nasıl hırsa dönüştüğünü ve işlerin nasıl çıkmaza girdiğini görüyoruz.
Çeviren Orhan Güner
Yöneten Selçuk Göldere
OYUNCULAR:
Tonho Mehmet Demiralp
Paco Eren Oray
OYUNUN KONUSU
Hepimizin kendine özgü bir hikayesi var. Yoksullukla mücadele eden Paco ve Tonho’nun hikayesi, soğuk bir odada başlar. Geçimini pazar yerinde hamallık yaparak sağlayan bu iki adam ne toplumda var olabilir ne de o küçük odada.
Bir çift ayakkabı ya da bir flüt yeni bir hayata başlamaya yeter mi? Dünyanın acımasızlığına karşı gelebilir mi? Bu hikayede bizler için sıradan sayılabilecek isteklerin zamanla nasıl hırsa dönüştüğünü ve işlerin nasıl çıkmaza girdiğini görüyoruz.
Tiyatro izlemeye devam. Önce yazarımızı biraz tanıyalım. Plínio Marcos (1935-1999) Brezilyalı bir yazar, oyuncu ve oyun yazarı. Çalışmaları, sosyal örgütlenme biçimlerine karşı suçlamaları ve protestoları ile dikkat çekmiş. Bu eseri 1966 yılında yazmış. Eser, pazar yerinde çalışan ve harabe bir odayı paylaşmak zorunda kalan iki sığınmacının yoksul ve sefalet içindeki hayat mücadelelerine odaklanıyor. Paco (Eren Oray) ve Tonho (Mehmet Demiralp)' ya...
Oyunu Stüdyo Sahne' de izledim. Oyun, sahne ortasına kurulmuş ringi andıran dört sütunlu bir odada geçiyor. Günün ilerleyişini sabahları Paco ve Tonho' nun giyinmelerinden anlıyoruz. Pazarda çalışıp akşamları bu odaya geliyorlar. Dekor seçimi ve kostümler atmosferi yansıtacak şekilde tasarlanmıştı ve başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Tonho, liseyi bitirmiş, hamallık yaparak biraz para kazanmayı, güzel giysiler alarak iş başvurusu yapmayı ve memuriyet gibi bir iş bularak hayatını değiştirmeyi isteyen bir taşralı. Onun ailesi var memleketinde, annesi, onu bekleyen bir sevgilisi. Eğer güzel ayakkabıları olursa bir şekilde işe alınabileceğini düşünüyor. Paco ise okumamış, bir şeyler kazanmak için her türlü yolu mubah gören, bundan gocunmayan, yoksulluğu diğerinden biraz daha fazla kabullenmiş, kimsesiz bir müzisyen. Bir flütü varmış ancak çalmışlar. Mızıka çalarak bir işe girebilmesi zor eğer yeniden flüt alabilecek parayı bulursa daha iyi bir işe girebileceğini düşünüyor.
Oyun boyunca Paco ve Tonho' nun birbirlerine destek olarak bu girdaptan kurtulabilecekken neden bu derece paylaşımsız, birbirlerine ezmeye çalışarak, biri bir diğerinin iyiliğini istemeksizin sadece kendi çıkarlarını düşünerek, birlikte yok olmayı tercih ettiklerini, geceyi neden bu derece kirlettiklerini düşündüm. Paco' nun daha ne kadar çirkinleşebileceğini, Tonho' nun daha ne kadar zavallı olabileceğini düşündüm. Ne olurdu Paco bir günlüğüne ayakkabılarını Tonho' ya ödünç verseydi ve Tonho bir işe girip Paco' ya çok istediği flütü alsaydı. Oysa onların seçimi ellerine geçen silahın gücünün baş döndürücülüğü ile suça meyletmek oldu. Onları kötü yapan neydi; koşulları mı, karakterleri mi, kader mi?
İki olağanüstü oyunculuk izlediğimi söylemek istiyorum. Uzun replikler boyunca en ufak bir dil sürçmesi, anlam kayması, vurgu bozukluğu, kopuş olmaksızın rollerine tüm hücreleriyle adapte olabilmiş iki büyük oyuncu izledim. Eren Oray beni karakterine o kadar inandırdı ki Allah' tan çıkışta onunla karşılaşmadım, yoksa ayakkabılarını zorla çıkartmaya kalkışabilirdim :) Mehmet Demiralp performansı da çok gerçek çok başarılıydı. Oyuncuları öncesinde pek çok kez farklı roller ile farklı oyunlarda izleme şansı bulmuştum, bu oyun ile sanatlarını taçlandırdıklarını düşünüyorum.
Sadece son sahnede cam tabut yadırgadığım bir sekans oldu. Hem ortam atmosferinden, hem oyun kurgusundan uzak, paçavralar içerisindeki dekorun arasında yabancılaştığım bir görüntüydü.
Herkese hitap etmeyebileceğini düşünsem de Ankaralı tiyatro severlerin görmelerinde fayda var. Oyun süre bakımından da izlemeye oldukça elverişli...
Tüm ekibe alkışlarımla...
Tiyatro bir başka...!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
haydi söyle :)