annem zamanın ptt müdürünün kızı.. 8 nisan 1939 da iki abi, bir abladan sonra doğmuş. evin kazandibi. düzgün fiziği nedeniyle dikiş nakış kursu mini defilelerinin modeliymiş. maddi sıkıntı çekmeden nazlı büyütülmüş. ablasının aksine abileri gibi okutmuş babası onu.. öğretmen lisesini bitirip ilkokul öğretmeni olmuş..
babam terzi bekir in oğlu.. 10 kardeşten biri.. 31 mart 1934 doğumlu. zorluklarla okumuş, kız kardeşlerinin okuması için çalışmış..balıkesir eğitim enstitüsünü bitirmiş ve matematik öğretmeni olmuş...
bu iki komşu, ailelerin önayak olmasıyla tanışmış, evlenmişler.. babam zeki bir adam, hayattan zevk almayı bilen, okuyan araştıran, bilgi fikir sahibi, konusuna hakim.. matematik yanında fiziğe de meraklı.. zamanın dergilerinde yazıları yayınlanan, bilim-edebiyat dergilerini takip eden donanımlı bir eğitmen.. aynı zamanda kara, deniz avcılığı ve toprakla uğraşmak hobileri.. omzunda çifte bazen konaklamalı kalır av gezilerinde, sabah gün ışımadan küçük balıkçı teknesiyle karadenizin sularına atar kendini.. evimiz 2 katlı bahçeli, arka bahçemiz meyve ağaçları, asma, sebze dolu.. hatta küçük bir kümesimiz, bir kedimiz var. yaz akşamları mangalımız yanar av eti, balık, yanında mutlaka rakı.. akşamcıdır benim babam...
annem rahat yetişmiş, babamla evlenince bir askeri disiplin içinde bulmuş kendini.. yatma saati, kalkma saati, şu saatte yemek hazır olacak, evde şaşmaz bir tertip düzen, tek seslenişte yanında olmalısın, evden çıkarken paltosu, eve gelince terlikleri hazır olacak... tam geleneksel türk kadını rolünü üstlenmiş annem de..hep pohpohlamış, şımartmış, gönlünü hoş tutmuş babamın..
20 nisan 1964 ilk ablam doğmuş... 25 yaşındaymış annem..
15 kasım 1965 ikinci ablam... 19 ay araları, tam benimkiler kadar... ama ikinci ablam rahatsız, tiroit bezi doğuştan hiç çalışmıyor. o dönem trabzonda mongol teşhisi konuluyor tedavisi yok deniyor ama teşhis malesef yanlış.. zor günler yaşıyor annem, herkesin ölür uğraşma dediği bebeği aylarca zorla beslemeye çalışıyor.. bebek 1 yaşına gelmesine rağmen büyümüyor, gelişmiyor. ankara ya getiriyorlar o zaman asıl teşhis konuluyor ama büyük azarlar eşliğinde, çok geç kalındığı, bu zamana kadar bu çocuğun neden tedavi edilmediği soruluyor. bu saatten sonra verilen tedavi ile sadece fiziksel bir gelişim sağlanabileceği, zihinsel gelişiminin ise 2-3 yaş civarına kadar olabileceğini söylüyor doktor. büyük üzüntü yaşıyorlar..
7 aralık 1968 üçüncü ablam.. annem 29 yaşında, benim anneliği tattığım yaşta..
27 ağustos 1971 dördüncü ablam... annem 32 yaşında. erkek çocuk ümit edilen ama doğan sağlıklı kız bebekler yine de sevindiriyor onları.. mavi tulumlar, mavi battaniyeler hazırlanıyor ablamlara... ve artık tamam diyorlar yeter 4 çocuk bize.. aradan 7 yıl geçiyor özel bir diyetle kandırıyor bir arkadaşı annemi.. bunları ye kesin erkek olacak diyor...
11 ocak 1978 ben doğuyorum annem 39 yaşında..
10 nisan 1981 de de bizim kazandibi sevgili kardeşim doğuyor ve annem 42 yaşında...
böylece 6 kız kardeşten oluşan kalabalık bir aileyle başlıyorum yaşama... hiç büyümeyen bir ablam var benim.. annemi paylaşamayan, kıskanan.. annemin babamın bebeği hala.. fiziki olarak 45, zihinsel olarak 3 yaşında bir bebek. 76 yaşındaki babamla 71 yaşındaki annemin biricik bebekleri.. şımartıyorlar, gezdiriyorlar, özel sevdiği menüler hazırlıyorlar onun için.. hiç şikayetleri yok hayattan öyle mutlu görünüyolar ki yetebildikleri için kendilerine, bakabildikleri için minik bebeklerine. içlerinde korkusu var hep "ne olacak bizden sonra" nın. çünkü hayata hazırlayamadıkları bir çocukları var, çünkü yuvadan uçuramadıkları kanatları kırık bir yavru kuşları var. ve çok yaşlandılar, annem de babam da ablam da...
neden bloglara uğrayıp kendinizi farkettirmiyorsunuz? bana mail atan nihan hanımın siz olduğunuzu yeni farkettim..ne kadar güzel,nekadar sıcak,ne kadar dokunaklı bir yazı bu..kaleminize sağlık..Allah ailenize iki dünyada da afiyet,sağlık güzellik versin..ömürleri uzun olsun..çok şanslısınız..
YanıtlaSilçok saol düşüncelerin için.. ben aralıkta başladım blog yazmaya ve takip ettiğim epey bi blog var. yavaş yavaş farkettireceğim kendimi inşallah :))
YanıtlaSilhoş bir dille anlatmışsınız ailenizi, bi an çok yakın hissettim herkese kendimi...
YanıtlaSilmerhabalar ailenin önemini anlatmakla bitmez annemi kaybettim babam da onun ölümüyle birlikte alzeimer oldu .allah ailenize uzun ömür versin.bende yeni blog sahibesiyim beklerim.ebrucarenkler.blogspot.com
YanıtlaSilanneniz için üzüldüm, başınız saolsun.. babanız için de geçmiş olsun çok yıpratıcı bir süreç, ne diyeceğimi bilemiyorum, keşke sevdiklerimiz hep sağlıklı ve yanımızda olabilse...
SilRoman gibi okudum, o kadar akıcı anlatmışsınız. Hiç büyümeyen kızkardeşiniz için Allah'tan hayırlısıyla şifalar diliyorum, başta anneniz ne kadar acı, zor olduğunu tahmin edebiliyorum benim de bir halamın bir kızı öyleydi:( belki bu bir imtihan:( hep öyle denir ya...:( bahçeli ev ne hoş, çok şanslısınız, benim de en büyük özlemimdir ama Allah vermedi. Neyse buna da şükür en azından kirada değilim. Anneniz, babanıza uzun, sağlıklı ömürler, ailece sevgiler mutluluklar diliyorum.
YanıtlaSilHayat herkes için zorluklarla dolu maalesef.
YanıtlaSil