Küçüklüğümden beri iflah olmaz bir çocuk severim. 13-14 yaşlarında
mahallenin çocuklarını eve getirip yıkayıp - uyutmuşluğum, yedirip -
doyurmuşluğum çoktur. Annemle gittiğim misafirliklerde bebek varsa en çok benim
kucağımda rahat eder, onu bir tek ben seve seve oyalayabilirim. Velhasıl çocuk sahibi olmak eskiden beri yaşamayı çok istediğim bir deneyimdi.
Çocuk sevmemek, çocuksuz bir hayatı seçmek ise aklımın-dimağımın alamayacağı bir
düşünceydi.
Çocuksuz hayatı seçenleri anlamaya başlamam çocuklarımın 9' lu
yaşlarına denk geliyor. Onlar büyüyüp ben orta yaşın keyfini sürmeye başlayınca biraz gözlerim açıldı. Çevremde evli-mutlu-çocuksuz çiftler artmaya
başladığında ise bu konuyu daha derin düşünmeye başladım.
Yaşadığımız modern çağda, üreme içgüdüsünü ve 'her kadın bu
duyguyu tatmalı' klişesini bir yana koyarsak, çocuk sahibi olmak; üzerinde uzun uzun düşünülüp karar verilmesi gereken, bütçe-zaman-enerji
planlaması gerektiren önemli bir projeden farksız.
Çocuk yetiştirirken verilen maddi-manevi büyük çabalar sonucunda ebeveyn olarak hedefimiz ayakları üzerinde durabilen birer yetişkin ortaya çıkarmak yani projenin geri dönüşü tamamen manevi bir doyuma dayanıyor.
Çocuk yetiştirirken verilen maddi-manevi büyük çabalar sonucunda ebeveyn olarak hedefimiz ayakları üzerinde durabilen birer yetişkin ortaya çıkarmak yani projenin geri dönüşü tamamen manevi bir doyuma dayanıyor.
Hayatını böyle bir çabayla ve sonsuz endişelerle geçirmek yerine; tatillerini okulların açık olduğu döneme denk getirmek, çocuksuz otelleri tercih etmek, +13 mekanlarda sadece kendi sorumluluğunu taşıyarak eğlenmek istemek gayet tabi bir tercih
olabilirdi. Bebek ağlaması sesi, aylar süren uykusuz geceler, kardeş
kavgalarından uzak bağımsız ve dingin bir hayat saygı duyulası bir tercihti.
Zaten dünya nüfusu inanılmaz bir hızla artıyor, içilebilir su
kaynakları tükeniyorken, savaşlar, açlık bu kadar artmış, insanlardan
kalben uzaklaşmaya başlamışken, Suriyeli çocuklar, terk edilen bebekler
gözlerimizin önündeyken bile isteye dünyaya bir çocuk daha getirmek ne kadar
mantıklı olabilirdi.
Kreş parası, özel okul parası, etüt parası, kurs parası, küçük bir
servet değerindeki oyuncakları, her sene büyüyen ayaklarıyla birer para
öğütücüsü olan çocukların hayatımızdan bir an için uzaklaştığını düşünelim. Hayalini kurduğumuz tatiller, yurt dışı
gezileri, almayı planladığımız her şeye çok daha kolay ulaşabilirdik. Ayrıca örnek
olmak zorunda olduğumuz çocuklarımız yoksa yaşam tarzımızda daha özgür tercihler
yapabilirdik.
Düşünerek, hissederek, planlayarak çocuksuz hayatı seçen
yetişkinlerin; yaygın kanının aksine çoğu insandan daha derin hisseden, daha naif, daha duygusal insanlar
olduklarını düşünüyorum. Hele bizimki gibi çocuk aşığı bir toplumda onca baskıya ve sorgulamaya rağmen bu kararı alabilmek hiç de kolay değil.
Bence artık evlenince çocuk sahibi olmanın, acıkınca yemek yemek
kadar doğal bir süreç olmadığını hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Anne olan kadının daha üstün, olmayanların ise eksik olduğu düşüncesi her gün daha çoğumuz tarafından sorgulanıyor. Anneliği tek başına bir meslek ya da bir sıfat olarak görenlerin sayısı giderek azalıyor.
Yakın gelecekte çevremizde evlenmek istemeyen, evlenip de çocuk yapmamayı tercih eden, çocuksuz olup kedi-köpek beslemek isteyen insanları daha çok göreceğimizi düşünüyor, şimdiden hepsini saygıyla selamlıyorum :)
Tüm zorluklarına rağmen, çocuklu hayatı seçenleri yani kırmızı hapı yutanları ise sevgiyle kucaklıyorum :)))
Not: Görseller Pascal Campion
Tüm zorluklarına rağmen, çocuklu hayatı seçenleri yani kırmızı hapı yutanları ise sevgiyle kucaklıyorum :)))
Not: Görseller Pascal Campion
Çocukları ben de çok severim, ta çocukluktan.. Kucağımıza bir bebek aldığımızda nasıl küçük kızdan küçük anne moduna geçeriz. Özgürlükler, dünya hali bir yana çocuk başka bir şey, hele bebek halleri, küçük yaşları ömürlük hazlar veriyor ama her değerli emanet ve hediye gibi çok özen ve sorumluluk istiyor. Dileyen herkes yaşasın anne-baba olmayı, onlar kadar kendimizi de büyütüyoruz çoğu zaman..
YanıtlaSilEvet dileyen herkes bu duyguları tatsın. Çok bambaşka bir dünya çocuklu hayat. Her anları, her yaşları paha biçilemez. Zorlukları olsa da onların verdiği mutluluk başka hiç bir şeyle boy ölçüşemez :)
SilZaman zaman o hapı yutmaktan şikayet etsem de evlat kokusu herşeye bedel.Böyle tarifsiz bir duyguyu hatta olağanüstü bir duygu olan anneliği mutlaka tatmalı herkes diye düşünüyorum ben...
YanıtlaSilDünyaya gene gelsem gene yutardım o hapı hiç tereddütsüz :)) Allah isteyen herkese nasip etsin diyorum :) Ama istemeyenler de var buna şahit oluyor ve saygı duyuyorum :)
SilNe kadar ilginç, çok hoşuma gitti mahallenin çocuklarını eve almak, annelik etmek. Ta o zamandan ideal bir anne olacağın belliymiş. Bu da Allah vergisi bir şey. Yazdığının ana fikrine katılıyorum annelik muhteşem bir duygu olmalı ama şu dünya o kadar kötü hale geldi ki, isteyerek çocuk getirmeyenleri ben de anlıyorum ve hak veriyorum. :(((
YanıtlaSilBir kere saçını da kesmiştim birinin :(( Oyuncak bebek gibi oynuyordum gerçek çocuklarla :)))) Evet Müjde Hanım tam da onu demek istedim :) Teşekkürler...
Sil"evlenince çocuk sahibi olmanın, acıkınca yemek yemek kadar doğal bir süreç olmadığı" düşüncesi doğru ve mantıklı bir durum..bu açıdan yazınız faydalı bir bilgi olmuş..kaleminize sağlık..
YanıtlaSilTeşekkür ederim yazar yıldırım. Ben de senin bloggerlık mesleği fikrini çok sevdim :)))
Sil"Anneliği tek başına bir meslek ya da bir sıfat olarak görenlerin sayısı giderek azalıyor." bu noktada ben nneliğin tek başına meslek olabileceğini düşünüyorum. Çünkü ben işimi herşeyimi çocuğuma bakabilmek için bıraktım çünkü ben de çalışan bir anne babanın çocuğuydum. O günlerden hatırladıkça nefret ediyorum. Çünkü ben annemle büyümek isterdim. Düşünsenize babası akşam 8'de eve geliyor yorgun argın uyuyakılyor yemekten sonra muhtemelen ben de çalışsaydım özel sektör çalışma şartları ortada böyle olacaktım. Çocuk bu yaşamın neresinde olacaktı?
YanıtlaSilSanırım tam da bü yüzden çocuksuz yaşamı seçenler artıyor.
birsenle.com
Evet haklı olabilirsin. Özel sektör koşulları gerçekten insanları seçim yapmaya zorluyor. Ben öğretmen anne-babanın çocuğuyum. Annem ben 4 yaşındayken emekli oldu :) Biz de memur aileyiz. Çalışma saatlerimiz çok serbest olmasa da çoğu özel sektör çalışanından daha makul, tatillerimiz de aynı şekilde. Eminim kendiniz ve kızınız için en doğru tercihi yapmışsınızdır. Zaten annelikte tek bir doğru olmadığını öğreneli çok oldu.
SilBen de hep anneliği hayal eden bir kızken, kumaşımda anneliğin olmadığını keşfedenlerdenim. Gerçekten beceremiyorum. Zaten sadece biyolojik anneyim bence. Birsen hn gibi işimden vazgeçebilmeyi isterdim. İki yaşına kadar anneanne bakıcı, sonra kreş, yazları yine anneanne. Yani annelik bu mudur diyorum çoğu zaman. Hele bir de anneannede yatılı kalmışlarsa offf, değmeyin keyfime :)
YanıtlaSilKendine haksızlık ediyorsun canım. Çalışan anneler olarak hepimiz benzer durumlar yaşadık. İşinden vazgeçebilmek önemli bir karar. ♥ Please coome ooon :)))
Sil