16 Aralık 2015

Vanya Dayı

VANYA DAYI | ANKARA DT
2 perde | 2 saat
Yazan : ANTON ÇEHOV | Çeviren : ATAOL BEHRAMOĞLU | Rejisör : ERHAN GÖKGÜCÜ

1890’ların Rusya’sı. Çarlık çökmekte. Tarım, eğitim politikaları iflas etmiş. Yoksulluk, salgınlar almış yürümüş. Doğa insafsızca, bilinçsizce tüketiliyor ve sanayi son kerte zayıf. Bu karanlık tabloda, oranı oldukça düşük olan aydınlar, yarı aydınlar tam bir aymazlık içinde küçük kişisel sorunlarıyla boğuşup, umutsuzluklarını sürdürüyorlar.

Küçük hikayede ve gerçekçi dramda bir ekol yaratan büyük usta Çekov, çiftlikte yaşayan bir ailenin güncel ve önemsiz olaylarla boğuşurken yaşadıkları bunalımları, içine düştükleri komik durumları yansıtarak özelden genele göndermeler yapıp, bu dönemin panoramasını çiziyor.

Not:
2013-2014 Sanat Kurumu En İyi Yönetmen Ödülü Erhan Gökgücü
2013-2014 Sanat Kurumu En İyi Çeviri Ödülü Ataol Behramoğlu

OYUNCULAR: DURUKAN ORDU-EMİNE ORHON-LEVENT ÇELMEN-ZEYNEP EKİN ÖNER-FUNDA GÖKGÜCÜ-OKTAY DAL-ADNAN ERBAŞ-MERAL NİRON-BÜLENT AKSOY-ÜMİT BAHADIR TUNÇ-MELTEM MÜGE TUNÇ-TUĞBERK AKSU

Doktor Astrov (Durukan Ordu)
Sonya (Zeynep Ekin Öner)
Sonya’nın akademisyen babası, Serebyakov’a (Oktay DAL)
Serebyakov kendinden genç ve güzel karısı Yelena (Funda GÖKGÜCÜ)
Vanya Dayı (Levent ÇELMEN)
Evin işlerine bakan dadı Marina (Emine ORHUN)
Eski toprak ağalarından Telyegin (Adnan ERBAŞ)
Vanya Dayının annesi yaşlı (Meral Niron)

Temsili buz gibi bir Ankara akşamında Akün Sahnesinde izledim. Akün Sahnesini hep çok sevmişimdir. Bu kez azmedip ön sıralardan bilet bulabildiğim için de ayrı bir keyifliydi.

Dekor, kostümler, müzikler ve efektler (yağmur sesi, rüzgar sesi) çok etkileyiciydi. Ayrıca ışıklandırmada mum yakılan yerin aydınlatılması güzel düşünülmüş bir detaydı bence. Oyun kahvaltı masasında Marina’nın doktor Astrov' a semaverden çay ikram etmesiyle başlıyor.

Oyunda akademisyen olan Sonya' nın babasının özeleştirisi önemliydi bence. Hayatı sadece makalelerden, kitaplardan takip ettiğini, hayat pratiğinin olmadığını söyledi. Özelden bir genellemeye varılabilir diye düşündüm. 
Oyundan aklımda kalan bir kaç cümle:
“Yorgunum ben yaşamaktan, umut artık boş bir hayal.” Tüm karakterlerin içinde bulundukları genel ruh hali buydu.
“Yaratamadığın bir şeyi yok etmen için barbar olman gerek.” Doğanın yok edilmesiyle ilgili olarak Çehov' un o dönemde gösterdiği hassasiyet dikkate değerdi.

"Tanrım...47 yaşındayım; 60 yaşında kadar yaşayacak olsam, daha 13 yılım var! 13 yıl daha nasıl dayanacağım? bu kadar uzun bir süreyi doldurmak için ne yapacağım?" (Vanya Dayı) Çok üzücü, düşündürücü bir soru.


Sonya' nın oyun sonundaki bu tiradı umutsuzluğa damgasını vuruyor:
Yaşayacağız Vanya Dayı… Biz daha ne uzun günler, geceler geçireceğiz. Alnımıza yazılan çileyi sabırla çekeceğiz. Elimiz ayağımız tuttuğu sürece dur durak bilmeden başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel geldiği zaman da usulca öleceğiz. Çok acı çekip gözyaşı döktüğümüzü, çok içimizin yandığını söylediğimizde Tanrı bize acıyacak. Ve seninle ben, sevgili dayıcığım, aydınlık ve güzel bir hayat yaşayacağız. İşte o zaman şimdiki mutsuzluğumuzu hatırlarken gülümseyeceğiz ve huzura ereceğiz. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Büyük bir coşkuyla, sonsuz bir tutkuyla inanıyorum. Huzur içinde dinleneceğiz. Meleklerin sesini duyacağız, parıltılar içindeki gökyüzünü seyredeceğiz, dünyadaki bütün kötülükler, çektiğimiz acılar Tanrının merhametinde boğulup yok olacak, günlerimiz bizi okşayacak… Buna inanıyorum… İnanıyorum… Zavallı Vanya Dayı sen de ağlıyorsun. Hayatta mutluluk nedir bilmedin. Ama bekle Vanya Dayı bekle. Huzur içinde dinleneceğiz… Huzur içinde dinleneceğiz!

Son olarak Zeynep Ekin Öner ve Durukan Ordu' nun oyunculuğu harikaydı. Tüm oyuncular çok etkileyici, akılda kalıcıydı. Her karakterin mutsuzluğunu, umutsuzluğunu, karamsarlığını hissediyorsunuz. Neşenizden bir şey kaybetmek istemiyorsanız Vanya Dayı' ya kendinizi buna hazırlayıp gidin. Ama tam bir sanat ziyafeti yaşamak istiyorsanız oyuna kaptırın kendinizi onlarla yaşayın, hissedin, gülün, ağlayın...

4 yorum:

  1. İyi seyirler, ben de dönemsel kıtaplar, fılmler ve tıyatroları kombıne edıp bır sure bır donem calısmak ıstıyorum. Benım kafam oyle daldan dala kolay atlayamıyor. O donem Rusyasında böyle umutlu olmak ne demek anlayaılmek ıcın donemı okumak ısterım derınlerıne dalmak ısterım yazarın.... Bakalım istekler gerçek olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence de güzel bir metod bir süre aynı konuya yoğunlaşmak. zaten çocuk sayısı arttıkça farklı konulara aynı anda odaklanma oranı düşüyor gibi :)))

      Sil
  2. Ah Akün Sahnesini ben de çok seviyorum ama son gittiğimin üstünden o kadar zaman geçti ki ...
    Tiyatroya gitmeyi çok özlemişim, postu okuyunca depreşti yeniden.

    Yorumunuza da bayıldım :)) Kesinlikle haklısınız.

    YanıtlaSil
  3. Çorum'a da gelirler diye umut ediyorum...

    YanıtlaSil

haydi söyle :)