Mandıra Filozofunu izlediğimde çok etkilensem de öyle bir cennet koyda bir başıma bir ömür geçiremeyeceğimin farkındaydım. Ben şehir insanıydım, şehir hayatını, kalabalıkları seviyordum. Peki ya yaptığı efsane tatil hesabı? Sanırım beni en çok düşündüren bu oldu. Benim kaç günüm kalmıştı acaba gönlümce yaşayabileceğim?
Yılın 30 günü hariç her sabah 7 buçukta evden dört kişilik ailemiz dışarı çıkıyor ve her akşam 6 buçukta hurra eve giriyordu hep beraber. Yemekti, ödevdi, temizlik, çamaşır biraz yoruluyordum elbette ama keyfimiz gıcırdı. Sebeplerim vardı. Bir kere annemlerin yazlığında bile olsa her yaz ailecek tatil yapabiliyorduk. İhtiyacımız olan giysileri alabiliyorduk. Çocuklarımızı devlet okuluna gönderiyorduk belki ama bizi çok zorlasa da hobi geliştirmelerine olanak sağlayacak hafta sonu kurslarına gönderebiliyorduk. Biraz eski de olsa arabamız vardı çok şükür. Evimiz yoktu belki ama ufak tefek birikimlerle ileride o da olacaktı inşallah. Aç değil açıkta değildik. Bu kış gününde sıcak evimizde aşımız kaynıyordu ocakta.
Peki birbirinden hiç bir farkı olmayan günlerde aylarca, yıllarca aynı standartlarda yaşamaya çalışırken elde ettiğimiz fayda(maaş) ve katlandığımız maliyeti(hayatımız) karşılaştırdığımda karşıma çıkan tablo adil miydi? Hayatımı aldığım memuriyet aylığına endekslemiş, emeklilik hayalleriyle süslemiş ayağımda bir prangayla mı yaşıyordum yoksa? Farklı bir tatil planı için kredi çekmeye, bir ev satın alabilmek için hayatımın on yılına ipotek koydurmaya mecburdum. Efkan Şeşen' in bu şarkısı çok zaman duygularıma tercüman olmuştur:
çocukluğum henüz sıcak
inananın sonrası yok
sabah akşam çalışırım
bakmayın tantanaya çok
umutlar bir kasada
sıkışmış bir masada
dokuz altı yollarında oy
bir ömür geçer buralarda
sanki yarın dünden uzak
bitmeyen bir ızdırap oy
dokuz altı yollarında
bir zincir boğazımda
sıkar sıkar gevşetemem
ağlayamam
ayda yılda bir kaçamak
kaçsak bile yaşama bak
dokuz altı yollarında
gülmek yasak
savrulmuşuz odalara
bahara ve dağlara hasret
şu gördüğün döner koltuk
sanki ömür törpüleyen rulet
Modern kölelik gönüllülük esasına dayanıyor. Mülkiyet arzusu ve sahip olma isteğiyle başa çıkamadığımız sürece farklı bir seçeneğimiz de görünmüyor.
şu iyimserliğin beni öldürecek :)))
YanıtlaSilçevremde çoğu kişi aynı şeyi söylüyor :)
SilHemen her gün düşündüğüm bir şey bu..hele ki trafikteyken..
YanıtlaSilkatılıyorum sözlerinize
bazen gerçekten çıkış yok mu yoksa var da biz mi göremiyoruz diye düşünüyorum.
SilBen hep şöyle diyorum,360 gün çalışıp 5 gün tatil yapıyoruz.O yaptığımız tatilleri taksite böldürüp bir sonraki seneye kadar ödüyoruz:)
YanıtlaSilbahsettiğin gibi o kadar çok arkadaşım var ki... ben de farklı bir tatil planlasam aynını yapmak durumundayım.
SilSeçeneğimiz bar bence. Daha doğal ve sakin bir hayat tercih edebilirsek, dünyalık şeylerin önemsizliğinş içselleştirebilirsek Hersey daha da kolaylaşır bence önce sehre yığılmaktan vaGecmeliyiZ
YanıtlaSilçok haklısın aslında ama uygulamak ne kadar zor. 'almadım' diye bir blog okudum. 1 yıl boyunca satın almadan yaşamış bir bayan istanbul' un göbeğinde. isteyince bazı şeyler başarılabiliyormuş diye düşündüm.
SilIsteyınce oluyor da tabıkı daha zor. Mesela hazırı dururken oturup yamuk mumuk bırseyler dıkıp gıymek nefsımıze de agır geliyor. Ben de bır yerde okudum gecen. Bız daha krız nedır bılmeyen ınsanlarız, gerçek krızın nasıl olduğunu tahmın bıle edemiyoruz bu rahatlıklıgımızdan bu rehavetımızden bahsedıyordu. Egıtım konusunda da benzer dusunuyprum nedne devlet benım cocugumu meslek edındırmek ıcın yeterlı degılse bunu ben ele almıyorum. Sglık konusunda da devlet ve doktorlar hıcbırzaman bana gerçekten yardım edecek bırı olarak bakmıyor kı herkes ısını yapıyor ama sağlık ve egıtımde yapılan sey ıs olmamalı ask olmalı sevgı olmalı.... Kac kışı bunu askla yaparkı kac kışı çocuklar gerçekten kendını tanısın dıye omrunu verırkı ya da kac doktor ınsanlar hasta olmasın dıye onlem ağırlıklı kafa patlatır kı ılac verıp göndermek dururken.... Anne olmak gunumuzde belkı daha zor ama ısteyınce o da oluyor bence. Soylemesı kolay ıns böyle radıkal görünen aslında doğamızda bulunan böyle bır hayatı yasayabılırız bız de
Sil