1 perde | 1 saat 30 dakika
Yazan : RIDVAN ŞENTÜRK | | Yöneten : SELÇUK GÖLDERE
KONU:Terörist, bir perdeye hayatı sığdırmak isteyen, hayatın çeşitli gerçeklikleri arasında gezinirken varoluşa ilişkin temel sorular yönelten, sahnede başlamış ve sahnede biten bir hayatın hikâyesidir. Bir oyun değil, sahnede doğmuş sonsuzluk çekimlerinin cazibesine tutulmuş hayat ları sahneye koymak adına doğunun ve batının zaman ve mekân farklarını aşacak fikirlerin peşinde koşan bir çığlıktır.
Ulaşılmak istenen estetik ve hakikat anlayışı yeni farkların ve sınırların, biçimler ve görüntülerin göçebe bir tarzda oynaştığı mucizevi bir sırdır. Bize nüfuz eden ve eserlerimize damgasını vuran bütün fark ve sınır aşımlarını açımlayan ve kristalleştiren bir hakikat anlayışıdır bu! “İşte var!”ın estetiği, “işte var!”ın yüklediği etik sorumluluktur! Terörist bir sonsuzluk tutkusudur!
OYUNCULAR: EREN ORAY-İCLAL KARADUMAN-CEBRAİL ESEN-SEVGİ TEMEL
DANSÇILAR: DENİZ ALP-EBUBEKİR BORA-DENİZ ÇALIŞKAN
Terörist bu sezon oyunları içerisinde tanıtım metnini okuyup bende en çok merak uyandıran temsil oldu. Hele ki bir kaç izleyici yorumu okuduktan sonra(ki çoğu ya ben bir şey anlamadım ya onlar anlatamadı şeklindeydi) merakım iyice cezboldu :) Ve An'kara' ağır ağır ama 'kara'rlı bir şekilde 'kara' teslim olurken Stüdyo Sahne' de izlediğim ilk oyun oldu :)
Dairesel bir sahne ve sahne içerisinde ve etrafında oyuncular ve dansçılar eşliğinde izleyiciler yerlerine yerleşiyorlar. Biz yerlerimize yerleşirken oyuncular muhtelif yerlerde dans ediyorlar, ancak buna dans demek ne kadar doğru bilemiyorum daha çok kıvranıyorlarmış hissi bırakıyor. Oyunun başlama anonsuyla birlikte ise oyuncular sürünerek zombivari hareketlerle sahneye doğru gelmeye başlıyorlar.
Sonrasında sahnede Cebrail Esen'(Daha önce Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe' de izlemiştim) i görüyoruz. İzleyiciye hareketleriyle mimikleriyle bir şeyler anlatmaya çalıyor, konuşmaya çabalıyor ancak sadece anlamsız sesler ve çığlıklar duyabiliyoruz. Sinirleniyor, bağırıyor, çağırıyor(İnsanoğlunun dili keşfetmesiyle ilgili olabilir mi acaba)... Ve sanki bir ayini anımsatan tuhaf devinimler içerisine giriyor herkes. Sonrasında Cebrail Esen konuşmayı başarıp, giriş tiradı olarak tam da oyunun tanıtım metninin aynısını söylüyor.
Metin sembollerle dolup taşan zor bir metin. Oldukça fazla metafor var. En başında sahne dairesel ve on iki sandalye mevcut bu sandalyeler hem saatleri hem de maddeyi, eşyaları temsil ediyor gibi. Oyun boyunca o sandalyeler atılıp, devrilip, düzeltilip, savruluyor bir çok kez. Ayrıca dekor olarak kullanılan dev kahve fincanı, dev terlikler, savrulan sandalyeler sanki insan-meta ilişkisini sorgular, yıkıp yeniden kurar nitelikte. Düşündükçe pek çok anlam çıkarılabileceğini hissettiriyor insana.
Metin; zaman, varoluş, hakikat, materyalizm ve yanılsama üzerine söyleyecek sözleri olan ancak bunu büyük bir kaos içerisinde sunduğu için anlaşılması kolay olmayan bir metin. Aslında metnin bir temel kurgusu da var. Anlatıcı(Cebrail Esen) oyun yazarını temsil ediyor ve tüm diğerleri de oyunun kahramanlarını. Oyun ilerledikçe kahramanlardan Eren Oray'(Daha önce Akıl Defteri' nde izlemiştim) ın yaratıcısına itaat etmeyip, rolünün dışına taştığını görüyoruz. Ona biçilen rol efendi-köle ilişkisini anlamlandırmak üzerine kurulmuş iken bir süre önce eşi tarafından terk edilen ve hizmetçisi ile ilişkisine tanıklık ettiğimiz kahraman kontrolden çıkarak başkalaşır ve sonu isyan ve intihara varan bir süreçle boğuşur. Eren Oray' ı burada metni kurgulandıran karakter olarak tanımlayabiliriz.
Sevgi Temel' e ait son tirad (varoluş, zaman, yok oluş, madde, insan, hakikat vb) en anlaşılır ve izleyiciye en çok ulaşan bölümdü diye düşünüyorum. Ve genç oyuncuyu performansıyla başarılı bulduğumu üzerine koyacaklarıyla bu alanda kendine sağlam bir yer edineceğini düşündüğümü de ekleyebilirim.
Oyunculuk anlamında Eren Oray performansı muazzamdı.
Cebrail Esen çok başarılıydı ama hani bir şey eksik der ne acaba bilemesiniz ya öyle bir tat bıraktı.
Müzik ve danslar, dansçılar, ışık, ses enfesti. Hepsini tek tek tebrik ediyor alkışlıyorum :) Rejisör Selçuk Göldere' yi metni böylesine uçsuz bucaksız ama böylesine akılda kalıcı ve düşündürücü sunabildiği için ayrıca tebrik ediyorum. Ankara Devlet Tiyatrolarını böyle cesur, gişe kaygısız, kısıtlı bir kitleye hitap eden prodüksiyonlar ortaya koyabildiği için alkışlıyorum :)
Her ne kadar biraz kaotik, sert, gerilimli, anlaşılmaz, öyküsü-metni olmayan bir oyun olarak bulma riskiniz olsa da;
Sıra dışı, enteresan, farklı, düşündürücü, sorgulayıcı deneyimlere açık olan tiyatro severler için kaçırılmayacak bir fırsat olarak gördüğüm bu oyun için vakit ve enerji ayırmanızı öneriyorum :)
İyi ki tiyatro var :)))
Oyuncu kadrosu çok başarılı zaten..izlenebilir ..Teşekkürler editor
YanıtlaSilŞans vermekte fayda var. Her beğeniye hitap etmeyebilir ama :)))
SilKesinlikle iyi ki var, oyunu çok merak ettim bilet bulabilirsem mutlaka izlemek istiyorum,
YanıtlaSilNihancım şimdiden sağlıklı, mutlu ve gönlünce geçireceğin bir yıl dilerim :)
Derya' cım ben de sana harika bir yıl diliyorum :) Oyunu ben de merak ettim ve oldukça farklı bir şeyle de karşılaştım. Başarılı bir deneme olduğunu düşünüyorum. Tanıtım metni ilgini çektiyse vakit ayırabilirsin bence de :)
Sil