12 ÖFKELİ. | ANKARA DT
1 perde | 1saat 40 dakika
Yazan : REGİNALD ROSE | Çeviren : Ş. NECATİ ŞAHİN | Yöneten : M. AKİF YEŞİLKAYA
KONU: Bir insanın “hayatı” söz konusuyken “beş” dakikada karar verebilir miyiz? Ya yanılıyorsak?
OYUNCULAR : (8)ALPER TAZEBAŞ- (4)ULAŞ ERSOY- (3)İRFAN KILINÇ- (7)EDİP TÜMERKAN- (10)ŞEKİP TAŞPINAR- (9)MEVA KÜÇÜKAKYÜZ- (1)DİLEK ARIBAL- (6)MURAT KESİM- (5)ONUR KAYABAŞI- (12)AKIN BERK SAĞIROĞLU- (2)EREN ÖZKAN- (11)KADİRCAN ŞEREN- DOĞUKAN SOYKÖK(Mübaşir)
YARGICIN KONUŞMASI: MEHMET ATAY
Bilet alabilmek konusunda Ankara tiyatro izleyici ile bu sene yarışamıyorum. Biletler ne olduğunu anlamadan internet gişesinde tükeniyor. İzlemeyi çok istediğim oyunlar için gişeden bilet almanın yanı sıra yeni bir alternatif olarak '12 Öfkeli Nokta' da 'seyircili genel prova' yı deneyimledim.
Seyircili genel prova sahneye yeni konulan bir oyunun, prömiyer öncesi; oyun ekibinin arkadaşları, öğrencileri, hocaları, yakınlarından oluşan izleyiciye son kez ve son haliyle oynanması. Her oyun için şart olmamakla birlikte duyurulan kitlenin de kısıtlı olduğu düşünülürse, duyunca gitmek gerek bence :) İrfan Kılınç instagram hikayesinde paylaşınca ben de duymuş oldum :)
Sidney Lumet’in ilk uzun-metraj denemesi olan film 1957, ABD yapımıdır. Reginald Rose’un aynı adlı oyunundan esinlenerek uyarlanan film, 1957 Amerika'sını karakterlerin psikolojik, sosyolojik ve dönemin toplumsal yapısını ele alarak ön yargıları kırmaya yönelik, insan hayatının önemini vurgulayıcı doktrinler sunar.
12 Öfkeli Adam, filmini yakın zamanda izlemiş ve oldukça etkilenmiştim. Filmin tek mekanda geçiyor oluşu zaten hemen bir tiyatro uyarlamasını getiriyor akla ki zaten ilk hali oyunmuş. Konu, babasını öldürmekle suçlanan bir gencin idamla yargılanması ve bu konu hakkında son kararı verecek olan 12 jüri üyesinin karar verme sürecini kapsıyor. İlk oylamada 11 suçlu-1 suçsuz oya karşılık, gelişen diyaloglarla sürecin farklı bir noktaya ulaşması çok çarpıcı repliklerle işleniyor. Bu süre zarfında yabancı düşmanlığı, sürü psikolojisi, geçmişinden etkilenme, bencillik gibi bir çok eğilimi jüri üzerinden gözlemleyebiliyoruz.
Birinci Jüri: Moderatör konumunda diyebiliriz. Tartışmaya şekil vererek grubu düzenlemeye çalışıyor. Oylamaları yaparak sonuca ulaşmaya çalışmaktadır. Bu karaktere, eseri yazanın ve yönetmenin gözünden bakarsak ‘’sistem adamı’’ olduğunu görebiliriz.
İkinci Jüri: Minyon tipli ve gözlüklü olan ikinci jüriyi, Amerikan kültürünün yarattığı korkak ve sürü psikolojisine uyan, kafası karışık sâde bir vatandaş olarak görebilmek mümkündür.
Üçüncü Jüri: En öfkeli, aksi, ön yargısından ödün vermeyen geçmişinde yaşadığı olaylar, hayatını önemli bir şekilde etkilemiş olsa ki ‘’kendi çocuğunun’’ onu terk edişinden ötürü çocuklardan nefret eden bir psikoloji sunan, üçüncü jüri filmin demirbaşlarından.
Dördüncü Jüri: Mükemmelliyetçi, mantığına güvenen kibirli bir izlenim yaratmaktadır. Yorumlarıyla ‘’suçlu’’ diyen çoğunluğu merkezine toplamak isteyerek bu durumu da amerikan iktidar arzusunu akıllara getirmektedir.
Beşinci Jüri: Çekingen sade bir vatandaşın izlerini görmek mümkün. Çocukluğunda yoksul mahallelerde yaşadığından kaynaklı özgüven sorunu yaşayan biri görünümünde. Sıra ona geldiğinde ‘’-beni atlayabilir misiniz’’ diyerek konuşmak istememiştir.
Altıncı Jüri: Sürü psikolojisinden sıyrılamayıp kendi düşüncelerini tam anlamıyla yansıtamayan bir görüntü çizmektedir.
Yedinci Jüri: Umursamaz, bencilce davranışlar sergileyerek biran önce odadan çıkmak isteyenlerin başını çekenler arasındadır. Sabırsız bir Amerikalıyı görmek mümkün.
Sekizinci Jüri: Muhalif, akılcı, merhamet duygusunu yitirmemiş, olaylara değişik taraflardan bakabilen, kendinden emin ve kafaları karıştırıcı söylemleriyle diğerlerini kızdıran, gösterdiği davranışlarıyla amerikan adalet sistemine karşı bir karakter çizmektedir. Filmin ana karakteri.
Dokuzuncu Jüri: Gruptaki en yaşlı adam. Tecrübe ve gözlemleriyle sekizinci jüriye en çok yardımı dokunan ihtiyar. İlk başta çoğunluğa ayak uydursa da sonrasında daha geniş düşünmeye başlayarak tartışmalara sürpriz tezler sunmaktadır.
Onuncu Jüri: Filmin başından sonuna kadar burnundan mendili düşürmeyen, sürekli terleyen, huysuz yaşlı bir adam. Israrla ‘’suçlu’’ diyenler arasında görmek mümkün.
Onbirinci Jüri: Bırakmış olduğu bıyıkla amerikalı sosyal-demokrat imajı yaratan konuşmaktan çok dinlemeyi ve dinlerken de an an müdahele ederek sorular sormayı seven bir karakter çizmekte.
Onikinci Jüri: Grubun en kafası karışık adamı. Sürekli karar değiştirip kızgınlıklara yol açmaktadır. Bu durumda da normal bir amerikan vatandaşının nasıl bir oy kullanma potansiyeli olduğunu göstermeye çalışılmış.
Filmde tüm jüri erkek karakterlerden oluşmakta iken; oyunda 9 ve 1 numarada iki kadın jüri var ve onlar dışındaki tüm oyuncular ''İkinci Katil'' de izlediğimiz tiyatrocular. Bu anlamda aynı kadronun yeni bir oyunda bir araya gelmesinin uyum ve sinerji açısından katkı sağladığını düşünüyorum. İrfan Kılınç, Şekip Taşpınar, Ulaş Ersoy performanslarıyla lokomotif konumunda ve çok çok başarılılardı. Alper Tazebaş, ilk oylamada ''suçsuz'' oyu kullanan jüri olarak oldukça etkileyiciydi. Diğer oyunculuklarla ilgili olarak izleyiciyi rolüne inandırmak konusunda sıkıntılı duran 9 numaralı jüri dışında tamamının sahnede iyi durduğunu düşünüyorum.
Dekor uzun dikdörtgen masa etrafında sıralanmış sandalyeler, sol köşede lavabo, solda ise çay, kahve standından oluşuyor. Oyunu ilginç kılan detaylardan biri de sahnenin dört köşesinde yer alan dört adet izleyici koltuğu. Biri boştu ve oraya geçmeyi düşündüm ancak oyunu izlemek ve bütüne hakim olabilmek açısından oyuncular ile o kadar yakın olmanın çok da iyi bir fikir olmadığına karar verdim:) Kostüm, ışık, müzik, dekor oyuna destek veren unsurlardı ancak ikinci yarıdan sonra başlayan yağmur sesinin şiddetinin biraz düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum, çünkü bir süre sonra gereksiz bir şekilde kulakları rahatsız etmeye başladı.
Metin anlamında oyuna bayıldığımı söyleyebilirim. 1 saat 40 dakika süren tek perdelik oyun boyunca bir an bile ilgi ve merakınızı kaybetmiyor, oyundan kopmuyorsunuz. İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesinde gösterilen 12 Öfkeli.' nin, kesinlikle sezonun en iyileri arasında anılacak çok başarılı, harika bir kadroya sahip, tatmin edici bir temsil olduğunu ve kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Ve ''İyi ki tiyatro var!'' diyorum:)
Not. Oyuna ait görseller henüz yayınlanmadığından daha sonra eklenecektir.
Başlığı görünce merak ettim benimde gitmeyi düşündüğüm oyunlardan ama bilet çilesi gerçekten yıldırıyor insanı :(
YanıtlaSilBazı oyunlar için gişeye gitmek gerekiyor, en temizi :))) Ama 12 Öfkeli için değer bence :)
Silİnternet üzerinden bilet alamama :(( Yetişemiyorum bir türlü. Gişeden almak ayrı dert,mesafe uzak.
YanıtlaSilİnternetten bu sene ben de çok zorlanıyorum. Gişe açıldığında ya balkon ya son sıralar kalmış oluyor...
Silay sorma yaa, tiyatro bileti almak öyle zor ki, gişeden de netten de :)
YanıtlaSilEvet ama zoru başarır, imkansızı deneriz biz tiyatro severler :)))
Silbilet işi zor cidden ama biletlerin tükenmesi benim için bir kriter üztelik bu zamanda.olumlu olarak tabiki:)
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum, hiç şikayet etmeyelim. Zorla da olsa bulur, bir şekilde izleriz biz. Talep olsun, salonlar dolsun, yeni oyunlar izleyelim, alkışlar bol olsun :)))
SilTanıtımınızdan iyi bir oyun olduğu anlaşılıyor, keyifli seyirler..
YanıtlaSilFilmini de izleyebilirsiniz o da oldukça başarılı...
Sil