bu hafta zor günler yaşadık.. gündemimiz gene hastalıklardı. elif in genel durumu iyi olmasına rağmen hem pazartesi hem salı ateşli diyerek kreşten gönderdikleri için doktora götürdük. aslında tespit edilen ateş 38 civarında ama ateşli olmasını gerektiren herhangi bir durumu yoktu ve hatta antibiyotik tedavisinin sonlarındaydı. bu nedenle bir dizi tetkik yapıldı kendisine. kan tahlili, kanda sedim kontrolü, idrar tahlili, boğaz kültürü, röntgen. temiz çıktı sonuçlarımız. ateş eğer 37,5-38 civarıysa endişelenmeyin geçecektir dedi doktorumuz ve neyse ki de geçti gerçekten 2 gündür yok ateşi ama biz tedbiren bu hafta göndermedik kreşe. perşembe hala, cuma teyze bakımındaydı hanımefendi. onlara buradan teşekkürlerimi gönderiyorum. zira izin konusunda müdürle papaz olmak istemezken aynı zamanda kızıma kıyamayıp kreşe gönderemezken, işin duygusal dozunu epeyce yükseltip istifa düşünceleri aklımda dolanırken tam zamanında yetiştiler..
bir de eren boyutu vardı hayatımızın ki beni çok daha fazla üzüp, endişelendiren.. burun akıntısı hafif öksürük hafif ateş şikayetiyle gittiğimizde önerilen tedavi serum fizyolojikti. ama ertesi gün ağırlaştı tablomuz ateş yükselmeye, burun akıntısı, öksürük, iştahsızlık ve huzursuzluk artmaya başladı. tekrar gittiğimizde boğazlarda kızarıklık nedeniyle başladık antibiyotik tedavisine. ateş 3 gün boyunca düşmedi ve 38-39,5 civarındaydı. dolven-calpol dönüşümlü verdik. ateş düşürücü verdikten 1,5 saat sonra düşer gibi yapıp 3 saati tamamlamadan tekrar 39 seviyelerine tırmanıyordu. dayanamayıp tekrar götürdük doktora çünkü hiçbir şey yemiyor ve ateşi çıkınca o kadar huzursuzlanıyordu ki, acı çektiğini hissedebiliyordum. doktor 5 güne kadar ateş yapabilir, iştahsızlık huzursuzluk normal, tedaviye devam dedi. açlık grevinin bugün 5.gününde sanırım tekel işçilerine gizliden destek veriyor. 2,3 çubuk kraker, biraz portakal suyu içince mutlu oluyoruz. ateş ise dün ve bugün yükselme periyotlarını 7-10 saate çıkarmaya başladı. ama uyurken biraz üzerini örtsek, biraz giydirsek hemen çıkış eğiliminde hala. neyse ki eren in bakımı konusunda herhangi bir endişemiz yok. babaannesinde emin ellerde üzerine titrenerek bakılıyor.
bu kış bizim için hastalıklar yönünden çok zorlu geçti. zaten blogun en kalabalık konu başlıklarından birini hastalıklar oluşturuyor. elif in kreşe başlaması, getirdiği mikropları kardeşiyle paylaşması epeyce tetikledi hastalıklarımızı. şimdi dileğim havaların biran önce ısınması ve seneye kışı daha güçlü bağışıklık sistemleriyle karşılamak….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
haydi söyle :)