28 Aralık 2023

Dogville

DOGVILLE - ANKARA DT Büyük Oyunu - 1 Perde - 1 saat 39 dakika - +16
Yazan Lars Von Trier - Uyarlayan Christian Lollike
Çeviren Nazlı Gözde Yolcu - Yöneten Emre Basalak
OYUNCULAR: Anlatıcı Başak Vural Tanrıseven - Grace Senem Topkaya
Tom Ali Karaca - Bayan Edison Eda Yılmaz Yener
Ginger Buse Çağla Çelik - Chuck Bülent Çiftçi
Vera Duygu Biçer - Olivia Emine Tekin Ünal
June İpek Özdinç - Bill Tuğberk Aksu
Liz Nilsu Akman - Bayan Henson Ceren Saraçoğlu
Jack Mckay Kadri Özcan - Martha Dilek Ersoy
Ben Volkan Özman - Jason Selen Bayındır
Patron Tuncer Yığcı - Polis Memuru Ege Eğerci
Gangsterler Oğuzhan Ağar, Ahmet Sezen, Burak Polat, Yunus Çördük, Şenol Yıldız


OYUNUN KONUSU: Amerika Birleşik Devletleri’nin Rocky dağlarında bir kasabadan bahsediyoruz… Bizden uzak bize ırak…
Kendi halinde, en zor şartlar altında bile umudunu kaybetmeyen insanların yaşadığı küçük güzel bir kasaba… Bizden biri, bize yakın….
Onların sarsacak bir “hediye” gelirse bir gün kasabaya... ve o hediye insan olmanın en tehlikeli dürtülerini uyandıracak bir “örnek” olursa... Bizim gibi, biz gibi…
Grace’in kasabaya gelmesiyle değişen, ortaya çıkan insan halleri… Ne söylediğimizden çok, ne duyduğunuzu, Ne gösterdiğimizden çok, ne gördüğünüzün önemli olduğu bir uzak hikaye… Bir yakın hikaye… Dogville…
 
Oyunu 26 Aralık akşamı Akün Sahnesinde izledim. Yılı psikolojik gerilim türüne sokabileceğim bir oyun ile noktalamış oldum.
Aklımda kalan en tüyler ürpertici replik ''Ona gözyaşlarını tutmayı başarırsa duracağınızı söyleyin.''
Sahne açılışında bir anlatıcı (Başak Vural Tanrıseven) var ve Dogville kasabası sakinlerini tek tek tanıtıyor ve tanıtılan aile sınırlarının tebeşirle çizildiği evine giriyor. Dekor yok denecek kadar az. Oyuncular, temsil boyunca eşyalar varmış gibi davranıyor ve sürekli hareket halindeler.
 
Grace (Senem Topkaya), oyuna gangsterlerden kaçıp Dogville kasabasına sığınarak dahil oluyor. Kasaba halkı onu istemese de Tom (Ali Karaca)' un ısrarları ile oylama yapılıyor ve iki hafta sonra tekrar oylama yapılmak üzere deneme süresi boyunca kasabada kalmasına izin veriliyor. Başlarda kasaba halkı onu içlerine kabul etmek istemiyor. Ancak yavaş yavaş kasaba halkının her birinin üzerinden işlerini almaya başladıkça onu sevmeye ve polislere ya da gangasterlere ihbar etmeyerek korumaya başlıyorlar. 4 Temmuz kutlamalarında kadehlerini Grace şerefine kaldırıp iyi ki aralarında olduğunu söylüyorlar. İzleyici olarak kasaba halkının ne iyi insanlar olduğunu düşünüyoruz.

Dengeler ne zaman değişir. Bir polis gelip Grace' i sorar, onun arandığına dair bir afiş asar, onun bir soyguna karıştığını ve tehlikeli biri olduğunu söyler. Bu durum kasaba halkını endişelendirir. İzleyiciler için bu endişe yerli yerindedir ve hala kasaba halkını haklı bulurlar. 
Ancak bu durum kasaba halkının Grace üzerinde bir güç hissetmesine neden olur çünkü hayatı kendilerine bağlıdır. Onu ihbar etme kozu hep ellerindedir. Bu düşünce davranışlarına yansır. Ve dengeler, Grace aleyhine keskin bir biçimde değişir. Sömürünün şiddeti artar, daha çok iş daha az para hatta sığınmanın bedeli olarak bolca iş hiç para... Erkekler Grace' e cinsel istismarda bulunmaya başlarlar. Kasaba kadınları hatta çocukları bile çok acımasızdır.  Kasaba kadınları bir gün Grace' in evine gelerek, çalışarak kazandığı para ile aldığı yedi adet biblo figüründen oluşan eşyayı teker teker yere fırlatarak kırarlar. Olanlara ağlayarak engel olmak isteyen Grace' e de '’Eğer gözyaşlarını tutmayı başarabilirse duracaklarını''  söylerler. İşi ona sadece belirli bir alan içerisinde hareket etmesine imkan veren bir zincir takmaya kadar getirirler. İzleyici artık kasaba halkından değil Grace' ten yanadır. Ve kötü taraf kasaba sakinleridir. Tüm bunlar olurken Grace insan onuruna yakışmayacak denli iyi niyetli ve anlayışlıdır. Bu durum izleyicinin sinirini bozmaktadır :)
Sonunda Tom sadece kendi itibarı için onu ihbar eder. Gangasterler kasabaya geldiğinde liderlerinin Grace' in babası olduğunu anlarız. Artık güç taraf değiştirmiş ve Grace' in eline geçmiştir. Ve ne yapar dersiniz? Ondan hiç beklemediğimiz şekilde tüm kasaba halkını teker teker acımasızca, hatta yedi çocuğu olan kadının çocukları öldürülürken: ''Ona gözyaşlarını tutmayı başarırsa duracağımızı söyleyin’’ diyecek kadar ağzımızı açık bırakacak bir üslüp ile öldürülmesini emreder. 

Bu intikam izleyicinin içini soğutmadı:) Kime inanıp neye güveneceğimi bilemeden tüm erdemlere, iyiliğe, insani değerlere ve insanevladına inancımı sorgulayarak salonu terk ettim:) İnsan doğasının kötülüğe daha meyilli olduğunu, hele ellerine güç verildiğinde bu kötülüğün sistematik işkenceye, cinayete ne kolay evrilebileceğini bir kez daha etkili bir şekilde görmüş olduk.
Dogville, 2003 yapımı, Lars von Trier' nin yazıp yönettiği Grace karakterini Nicole Kidman' ın canlandırdığı bir filmden uyarlanmış. Pek çok ülkede tiyatro oyunu olarak sahnelenmiş. Ben filmi izlemedim. Kasabanın adı 'dog' yani İngilizce 'köpek' ten geliyor. Kasabada bir köpek var ve en sonunda sadece o sağ kalıyor. Köpeğin Hz. Musa, yedi biblonun yedi günah, Grace' in bağışlayıcılığı ve zincire bağlanmasının Hz.İsa' ya benzetildiği; eserin pek çok metefor içerdiği; hatta Hıristiyanlığa ve Amerika' ya sıkı bir eleştiri olduğu yönündeki görüşler bence kesinlikle dikkate alınmalı. Ve belki bir kez de yapımı bu gözle izlemeliyiz.
 
Oyunculuklar oldukça başarılıydı. Grace performansı ile Senem Topkaya' yı çok başarılı buldum. Bir saat otuzdokuz dakika hızlıca akıyor. Finalde ve selamlamada akar yazıda oyuncuların isimlerini görmek bir sinema filmi havası vermek için düşünülmüş olmalı. Oyuna genel olarak baktığımda ise kasvetli, hazmetmesi zor sahneler içeren, gürültülü, hareketli ve zihnen yorucu bir akşam geçirdiğimi söyleyebilirim.

Bu senenin en çok rağbet gören ve en zor bilet bulunan oyunu olarak mutlaka izlenmesi gereken bir temsil olduğunu düşünüyorum. Tiyatroda farklı deneyimleri seviyorum. Bu oyunu da önermesi insan yanıma çok ağır gelse de hiç unutmayacağım. Emeği geçen herkesi alkışlıyorum.
Tiyatroyu tüm sanat biçimleri arasında en yücesi olarak kabul ederim çünkü o insanoğlunun, neyin insani olduğu duygusunu bir başka kişi ile en dolaysız olarak paylaşabileceği yoldur. Oscar Wilde
Mutlu seneler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

haydi söyle :)