Ensar Bera nın kırmızı arabasını görünce dedim ki her çocuğun olmalı bir tane… nasıl güzel nasıl masumsun dütdüt diye sürerken arabanı… özellikle mobilyanın altına sürüyor ve çıkarmamı istemiyorsun. ne kadar zaman geçse de yerini unutmuyorsun sonra…
çok düşkünsün babana ve ablana… baban sensiz bir yere giderse arkasından ağıttasın ve gelirken ilk anahtar sesinde kapıda hazır… geçen gece yarısı uyanıp abla diye ağladın. illaki ablana gitmek istedin ama uyuyan ablanı uyandırırsın korkusuyla seni sakinleştirip tekrar uyuttum…
kahvaltı + ara öğün(meyve) + öğle yemeği + ara öğün(yoğurt) + akşam yemeği + ara öğün (muhallebi) den oluşuyor günlük menün. hafta içi kahvaltı ve muhallebi dışında babaannenle yiyorsun yemeklerini. karnın biraz doyduktan sonra seni tutabilmek ne mümkün hemen ayaklanıyorsun.
biraz sesimi yükseltsem, sesimde tavırlarımda biraz sitem görsen hemen içli içli ağlıyorsun gözlerime bakarak… bir de sana kızgın baktığımda bu bakışın on misli kaşları çatık ve sinirli bakışınla bakıyorsun bana ki gülmemem imkansız oluyor o zaman. çünkü nasıl tatlı küçük bir adam oluyorsun anlatamam o bakışınla. zaten mimiklerin çok güçlü yüzünü türlü şekillere sokuyorsun güldürüyorsun bizi.
kelime haznen gelişiyor. henüz cümle kuramıyorsun ama çok şeyi söyleyebiliyorsun. çoğu kelimenin de ilk hecelerini söylüyorsun. ba(balon), bu(burun), çikota(çikolata), kaker(kraker), bakbak(ördek), dadadar(anahtar) aklıma gelenler. söylediklerinden çok daha fazlasını anlıyorsun.
uyanınca neşen doğuyor evimize… dördümüz bizim yatakta debelenmeden yapamıyoruz sabahları... nasıl mutluyum mis kokunuzla karşılarken sabahı. güneş dünyayı sizler benim içimi aydınlatıyorsunuz. hissettiğim mutluluk, huzur, dinginlik, tamamlanmışlık duygusu, şükür karışıyor sabah koşuşturmacasına. şimdi sizleri temizlemeli, giydirmeli, kahvaltınızı yaptırıp hazırlamalıyım yeni güne…
çok düşkünsün babana ve ablana… baban sensiz bir yere giderse arkasından ağıttasın ve gelirken ilk anahtar sesinde kapıda hazır… geçen gece yarısı uyanıp abla diye ağladın. illaki ablana gitmek istedin ama uyuyan ablanı uyandırırsın korkusuyla seni sakinleştirip tekrar uyuttum…
kahvaltı + ara öğün(meyve) + öğle yemeği + ara öğün(yoğurt) + akşam yemeği + ara öğün (muhallebi) den oluşuyor günlük menün. hafta içi kahvaltı ve muhallebi dışında babaannenle yiyorsun yemeklerini. karnın biraz doyduktan sonra seni tutabilmek ne mümkün hemen ayaklanıyorsun.
biraz sesimi yükseltsem, sesimde tavırlarımda biraz sitem görsen hemen içli içli ağlıyorsun gözlerime bakarak… bir de sana kızgın baktığımda bu bakışın on misli kaşları çatık ve sinirli bakışınla bakıyorsun bana ki gülmemem imkansız oluyor o zaman. çünkü nasıl tatlı küçük bir adam oluyorsun anlatamam o bakışınla. zaten mimiklerin çok güçlü yüzünü türlü şekillere sokuyorsun güldürüyorsun bizi.
kelime haznen gelişiyor. henüz cümle kuramıyorsun ama çok şeyi söyleyebiliyorsun. çoğu kelimenin de ilk hecelerini söylüyorsun. ba(balon), bu(burun), çikota(çikolata), kaker(kraker), bakbak(ördek), dadadar(anahtar) aklıma gelenler. söylediklerinden çok daha fazlasını anlıyorsun.
uyanınca neşen doğuyor evimize… dördümüz bizim yatakta debelenmeden yapamıyoruz sabahları... nasıl mutluyum mis kokunuzla karşılarken sabahı. güneş dünyayı sizler benim içimi aydınlatıyorsunuz. hissettiğim mutluluk, huzur, dinginlik, tamamlanmışlık duygusu, şükür karışıyor sabah koşuşturmacasına. şimdi sizleri temizlemeli, giydirmeli, kahvaltınızı yaptırıp hazırlamalıyım yeni güne…
yerim onu da kırmızı arabasını da...
YanıtlaSilcanım ya..
YanıtlaSilnasıl yakışıyor erkekimin ellerine kırmısı arabası...
YanıtlaSilsaolun teyzoşlar :)
YanıtlaSil